Milyonlarca duygu Zeha'nın beynine hücum etmişti.
Onları çok iyi hatırlamasa da Zeha, ebeveynlerine dair sevgi dolu anılara sahipti.
Bu yüzden o eski güzel günleri mahveden ve sanki bu yetmezmiş gibi hayatını ikince kez enkaza çevirmek için ortaya çıkan Hupo'ya içerlemişti.
Onu öldürmek, ne söyleyeceğine aldırış etmeden boynunu lime lime etmek; Zeha'nın her güne bu niyetle başlıyordu.
Yine de şu an Zeha, karşısında kanlar içinde ve bilinçsizce yatan düşmanının kalbine kılıcını saplama konusunda tereddüt ediyordu.
Ölmeyi hak etti. Sinsi'de bir felaket yaşanmasına sebep oldu.
Zeha kendine hatırlattı bunu.
Ailem onun yüzünden öldü. Arkadaşlarımın hayatını mahvetti.
Tüm şehri enkaza çevirdi. Eğer o olmasaydı, hipnozla bana engeli kırdırtmasaydı bunların hiçbirisi yaşanmayacaktı.
Doğru. Hupo zararlı.
Zeha yavaşça kılıcını çekti.
"Hayır- Yapma!"
O anda çocuğun babası sesini yükseltti.
Zeha arkasını döndüğünde adam ona yaklaşıyordu.
"O- Bize yardım etti," diye açıkladı adam.
"Size yardım mı etti...? Emin misin...? Sizi yemek istemiş olmasın?"
Soruyu Jooan sormuştu.
Çocuğu kucağında taşıyan kadın araya girdi.
"Bize yardım etti. Bizim için hayatını riske attı... Eğer biz olmasaydık o canavarı yenerdi," ve daha da ayrıntıya girerek, "Ama bizi korumayı seçti," dedi.
"O iyi bir kaplan. Beni kollarına aldı."
Çocuk bile Hupo'yu göstererek konuşmaya dahil olmuştu.
Zeha, kılıcı hâlâ elinde durur halde aileye bakakalmıştı.
Söyledikleri şeylere inanamıyordu.
Onların gözünde nasıl biri olurum?
Hayatlarını kurtaran kişiyi öldürmeye çalışan kötü bir adam mı?
Ama buradaki asıl kötü adam Hupo.
Gerçekten doğruyu mu söylüyorlar?
Bu aileyi kurtarmak için hayatını riske atan biri kötü adam olabilir mi?
Ama o ailemi öldürdü.
Beni hipnoz etti, bana engeli kırdırdı ve şehrin tüm bu karmaşayı yaşamasına sebep oldu.
Hupo hayatlarını kurtaran kahraman iken ben nasıl kötü adam oluyorum?
"Zeha."
Elini Zeha'nın omzuna koyarken birden fısıldadı Haru.
"Hadi gidelim," diye üsteledi. "Buradaki işimiz bitmiş anlaşılan ve yapabileceğimiz başka bir şey yok."
Gözleri, Haru'nun bilge gri gözleriyle buluşunca Zeha'nın karmaşık duyguları nihayet durulmaya başladı.
"Peki."
Zeha kılıcını kınına yerleştirirken konuştu.
"Sizi hastaneye götürelim."
Anne başını salladı.