Adam kot pantolon ve kaslarını belli eden dar, siyah bir gömlek giymişti. Kolunda da bir kelebek dövmesi vardı.
"Sen Zeha mısın? Patron Dongcheol seni görmek istiyor."
Zeha ondan iyilik isteyen birine göre adamın ne kadar küstah davrandığını görmezden gelemedi.
Dongcheol...?
Bu isim Zeha'ya bir şeyler çağrıştırsa da hemen hatırlayamadı. Birkaç saniye sonra Kaplan Kelebeği'nin komutanının adı olduğunu fark etti.
Zeha, adamın kibirli tavrını anında sezdi. Zeha'nın, şehrin en büyük av takımının komutanıyla görüşme fırsatını geri çevirmeyeceğini varsaymış olmalıydı.
"Onu görmek için herhangi bir nedenim yok."
Zeha reddetti. Zeha Kaplan Kelebeği'ni zerre kadar sevmiyordu.
"Sen az önce ne dedin?"
Adam kaşlarını çattı. Konuşurken kalın kollarındaki damarlar belli bir şekilde ortaya çıkmaya başladı. Doğal olarak Zeha bunun ne anlama geldiğini anladı. Adamın sabrı tükeniyordu.
Kaplan Kelebeği, kendi üyelerinden farklı bir kişiliğe sahip birini işe alamaz mı? Kaplan Kelebeği o kadar büyüdü ki artık bir takım yerine bir güç. Gücün onun gibi serserilerle dolu olması düşüncesi Zeha'yı ürpertti.
"Hayır dedim."
"Seni serseri. Gerçekten diğerlerine tepeden bakıyor gibi görünüyorsun. Seni alt etmeden önce çeneni kapatıp dediğimi yapsan iyi olur, duydun mu?"
"Hadi gidelim."
Zeha onu görmezden geldi ve Dogeon'a gitmesini teklif etti. Onları dikkatlice izleyen Dogeon kafa salladı.
Adam sinirden kızardı ve şimdiye kadar olan kayıtsız tavırlarına gözle görülür bir şekilde öfkelendi. Adam öne atıldı ve sanki kırılma noktasına gelmiş gibi Zeha'yı omzundan tuttu. Fakat tam o sırada bir şey oldu.
Vın.
Küt!
İşte öylece, adam havaya savruldu ve yere atıldı.
Adam boylu boyunca yerde yatıyordu, gözleri fal taşı gibi açık gökyüzüne bakarken az önce ne yaşandığını anlamaya çalışıyordu.
Onu omzunun üzerinden fırlatan Zeha'ydı. Yola yayılmış halde yatan adama bakıyordu.
"Önce sen alt edildin gibi görünüyor."
"Sen...! Ah!"
Zeha hemen öne atılıp adamın göğsüne bastı.
"İşi olan kişinin ziyarete gelmesinin nezaket olduğunu düşünürdüm, aksinin değil. Yine de, gördüğün gibi, patronun gelseydi bile bu hiçbir şeyi değiştirmezdi. Sizin gibi insanlar için vaktimi harcamaya niyetim yok."
Dongcheol, Kyeongtae'nin Zeha'yla olanlarla ilgili raporunu dinlerken telaşa kapıldı.
"Sözlerime karşı gelmeye cesaret ettiğini mi söylüyorsun? Emin misin?"
"Evet, patron."
"Hah!"
En başında ona Kaplan Kelebeği'yle bir şey yapmaya niyetlenmiştim. Yani... Artık değil. Onun kendini beğenmişliği bize sadece zarar verecek.
Dongcheol, Zeha'nın kendisine katılması fakat sonunda arkadaşlarıyla bir araya gelerek tüm gruba karşı komplo kurması olasılığını düşündü. Avlanma oyununda daha fazla rekabet işleri çok karmaşık hale getirmişti.