Hupo, Tabae'nin omzunda, en fazla yumruk büyüklüğünde bir şey fark etti.
"Omzunda bir şey var." dedi Hupo.
Hupo tozu silkelemeye çalıştığında, oradan kaçtı ve Tabae'nin elinde tekrar toplandı.
Hupo kaşlarını çattı.
Tavşan kuyruğu gibi görünüyordu ve
şimdi de arkadaşının avucuna yerleşmişti.
"Tabae, şirin görünmek için o şeyi yanında mı taşıyorsun?"
Tabae kahkahalara boğuldu.
"Oradaki çalılıkta buldum onu. Kurtlar kovalıyordu, kurtardım ben de."
"Canlı mı?"
Hupo daha da yakınlaşıp incelemeye koyuldu.
Bir çift minik göz, oradaydı işte.
Susam taneleri gibi küçücüklerdi.
"Evet, Kartopu'na merhaba de. Bu, ona verdiğim isim."
Bu kez kahkaha atma sırası Hupo'daydı.
"Kartopu... Gerçekten sevimli şeyleri seviyorsun Tabae."
Tabae kızardı.
"Güzel değil mi? Nesi varmış Kartopu isminin? Kar topuna benzemiyor mu işte?" Tabae savunmaya geçmişti.
"Her neyse. Evet isim tam da uyuyor... Kartopu..."
Hupo, Tabae'nin bu minik yaratığa böyle bir isim bulmasının sevimli olduğunu düşünüyordu.
Ama, kalbine bir anda saplanan sızıya anlam verememişti.
Gözleri de dolmuştu.
Dokunsan ağlayacak gibiydi.
"Sanırım uyanıyor..."
"Baba! Baba, kendine geliyor. Sanırım uyandı."
Hupo'nun düşünceleri, daha önce hiç duymadığı bir sesle bölünmüştü.
Gözleri fal taşı gibi açıldı.
Bir tavan vardı.
Daha sonra gözleri tavandan aşağıya, yatağın yanında duran insanlara kaydı.
Bir kadın ve bir adam vardı. Ve bir de çocuk.
Bir anlığına Hupo öylece kaldı.
Neler olduğuna anlam veremiyordu.
Sonunda kendine geldi ve hisleri ona, şu anda bulunduğu yerin özlem duyduğu eski Sinsi olmadığını hatırlattı.
O zamanki Sinsi çok eskilerde kalmıştı.
Hupo burnunu çekti.
Neredeyse rahatsız edici şekilde hızlıca yataktan doğruldu ama çocuk Hupo'ya daha da yakınlaşarak bakışlarını ona doğru kaldırdı.
Hupo'dan pek de korkmuş görünmüyordu.
"Bayım, iyi misiniz?"
"Grrrr..."
Hupo kasten hırladı.
Ayı kabilesinin soyundan gelen bu insanların meraklı bakışlarından hoşlanmamıştı.
"O... Hasta mı?"
Çocuğun babası kendi kendine mırıldandı.
Bu Hupo'yu sessizliğe gömmüştü.
Bu aile bir kaplan gördükleri zamanki tehlikenin farkında değil mi?
Huzursuz olmuştu, üzerindeki battaniyeyi tekmeledi ve yataktan kalktı.