9- GÜZEL DENEMELER

60.6K 3.6K 1.3K
                                    

Aşiret ağalarının ve çocuklarının olduğu yerde damatlar olarak söze çok karışmamamız gerekiyordu. Yoksa yaşlılıktan dolayı gözlerine kan oturmuş adamların bakışları ile karşılaşabilirdik.

Onlarla aynı ortamda bulunsakta biz biraz daha geride, iki aileninde ortak damatları olarak beraber vakit geçiriyorduk. Her aşirette böyle miydi bilmem, bu kadar büyük bir aşirete ile defa rast geliyordum.

İso yanımda çayını içerken diğer yandan sohbet eden yaşıtlarımızı izliyordu, bizden büyük olan damatlar ise onların daha yakınında yer alıyordu. Sanki Osmanlı'da saray kurallarına göre yaşıyorduk, bu kadar kasılmaları gereksizdi.

"Geçen gün tepede iki el ateş açan kimdi?" adını aklımda tutamadığım, mavi gömlekli adam çayından bir yudum alırken merakla sordu.

"He lan o kimdi?" onlar sohbete dalmışken umursamadan yanımdaki İso'ya döndüm.

"Sıkıldım." dedim biraz yaklaşıp, o dümdüz önüne bakıyordu ama dikkati bendeydi.

"Birazdan topluca giderler, çok durmazlar zaten." dedi umursamaz bir sesle.

Sıkıntılı bir nefes alıp önüme döndüm, bunlar sohbet muhabbet derken asla erkenden kalkmazlardı. O sırada gözlerim mutfakta duran Filiz'e takıldı. Biraz onunla oynaşsam vakit geçerdi belki.

"Ben içerideyim." dedim ayağa kalkarken. İso'nun bakışları bana döndü, ardından mutfağa baktı. Kaşları kalkarken kafasını olumlu anlamda sallayıp önüne döndü.

Birkaç kişinin dikkati bana çevrilirken onları umursamadan mutfağa ilerledim. Çoğunlukla kadınlar burada durup sohbet ederek bulaşık yıkıyorlardı.

"Kolay gelsin hanımlar." dedim içerideki kadın topluluğuna bakarken.

"Sağolasın oğlum." yaşlı kadınların mırıldanmaları gelirken gülümsedim ve Filiz'in yanına ilerledim. Çayını içiyordu, ben yanına gidince masum masum baktı. Onun gibi tezgaha yaslandım.

"Bulaşığı bu sefer sana yıkatmadılar değil mi?" diye sordum, hep o yıkadığı için sürekli isyan ediyordu.

"Yok, bu sefer kuzenler yıkadı." dedi mutlulukla.

"İyi, iyi... Bir boka yarasınlar." dediğimde güldü.

Tam ona biraz yaklaştığım sırada uzunca boyuyla İso içeri girdiğinde istemsizce durdum. O elinde bir tabak ve boş çay bardağını içeri getirirken iki genç kız hemen elinden aldılar.

"Biraz daha istersin abi?" diye sordu mavi elbiseli kız.

"Yok bacım, elinize sağlık." dedi, ardından arkasını döndüğünde direkt benimle göz göze geldi.

"Apo, gel hele bi." dediğinde kaşlarımla çağırma diye işaret yapıyordum ama bunu yaptıkça onun kaşları çatılıyordu.

"Lan gelsene." dedi en sonunda sinirle. Dişlerimi sıkıp bana bakan Filiz'e döndüm.

"Bir gideyim, gelirim sonra." dedim kolunu okşayıp.

Ardından Apo'nun yanına gidene kadar bana ters ters baktı ve önden çıkmama izin verdi. Ulan İso, şimdi zamanı mıydı çağırmanın...

"Banyoya çık." dedi sadece benim duyabileceğim şekilde.

Ona itiraz etmeden yukarı kata çıktım, hemen peşimden geliyordu. Banyonun kapısını açıp girdim ve duşakabinin olduğu kısıma doğru yürüdüm. Arkamı döndüğümde İso içeri yeni girmiş, etrafa bakarak kapıyı dikkatlice kapattı.

"Niye çağırdın oğlum?" diye sorduğumda o da bana dönüp kısa bir bakış attı ve ardından cebinden bir sigara paketi çıkardı.

"Gidip orada karına azacaksın, vermeyince gelip götüme boşalacaksın. Millet artık kalkmış sikinle ortalıkta dolaşırken bana yaklaştıktan sonra inmesini sorgulayacak." dedi ve dudaklarının arasına bir dal sigara koydu.

"Ama kanım kaynamıştı." dediğimde sabır dilenir gibi kafasını iki yana salladı ve sigarasını yakıp derin bir soluk çekti içine. Sırtını biraz gerdi.

"Azmadan dur, ben bile senin kadar azgın değilim yürüyen cinsellik." istemsizce güldüm.

"Seni de biliyoruz artistlik yapma şimdi."

O cevap vermediğinde canım sıkıldığı için yanına yürüdüm. Gözleriyle beni izliyordu ama tepki vermiyordu. Yanına vardığımda elini kalçasına koyup hafifçe sıktım, yine bir şey demedi. Artık alışmış olmalıydı.

"Bir şey deneyeyim mi?" diye sorduğumda gözlerini kısarak sigarasından bir duman çekti.

"Deneme desem yapmayacaksın sanki."

"Yapacağım, doğru." dedim ve elimi kemerine atıp çözdüm. Kemerin ucu iki yandan sarkarken pantlonunu ve baksırını kalçası görünene kadar indirdim.

"Dur musluğu açayımda çok ses gitmesin." dedim elim kalçasındayken öne doğru uzanıp musluğu açtım ve geri çekildim.

O sigarasını içmeye devam ederken kalçasına birkaç kere tokat attım, o ise bana izin verip sadece sigaranın külünü lavaboya düşürmek için hareket ediyordu.

"Yumuşak..." dedim sırıtarak, bir kez daha vurdum.

Ardından ise elimi çekip orta parmağımı yaladım ve yeniden kalçasına yaklaştım.

Ortasını ayırıp parmağımı deliğine sürdüm, daireler çizerken dar deliğindeki deriyi hissettim. Ardından parmağımın ucunu çok hafif soktuğumda yerinden kıpırdandı, bir şey demesine izin vermeden yarısına kadar sokunca acıyla yüzünü buruşturdu.

"Acıyor orospu çocuğu." dedi bana dönüp, güldüm.

"Benimki girse daha çok acır." dedim biraz daha sokarken. Acı dolu ifadesiyle omzumdan tutundu.

"Seninkini sikerim, çek şu parmağını." omzumu sıkarak konuştu.

Ona aldırmadan parmağımı geri çekip yeniden soktum, sıcaklığını hissediyordum. Onu parmaklama isteği ile dolup taşarken iki kere girip çıktım, üçüncüye izin vermeden kolumdan tutup zorla geri çekti.

"Siktir, sızlıyor amına koyayım." dedi yerinden kıpırdanırken.

"Kedi götünü görmüş yara sanmış amına koyayım, abartma." dedim parmağımı gözlerinin içine bakarak saniyelik yalarken.

O yüzünü buruşturup deliğine dokundu ve ardından küfür ederek elini çekip baksırını ve pantolonunu çekip kemerini bağladı. Manzarama bina dikmişlerdi.

Elinde tuttuğu bitmek üzere olan sigarayı parmaklarımın arasına alıp bir duman çektim ve söndürüp çöpe attım. İso'da o sırada üstünü düzeltiyordu.

"Hadi, yürü aşağıya." dediğinde kafamı salladım.

"Yarın iki parmak deneyeceğim." dediğimde kapıya yaklaştı.

"Siktir, piç." kapıyı açıp etrafına bakındı ve benden önce çekip gitti.

Arkasından gülerek ilerledim.

BİRADER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin