65- SOĞUK

23.3K 2.3K 726
                                    

2 gün sonra...

Kapının önünde durmuş İso'nun anahtarı kilide sokmasını beklerken yine bu eve döndüğüm için mutsuzdum ve huzursuzdum. Buradan kurtulmak istiyordum evet ama bir daha geri döneceğim korkusuyla gitmek istemiyordum. Daha boşanmamışken izimi kaybettiremezdim.

İso kapıyı açtığında dikkatim dağıldı, oldukça yavaş bir şekilde içeri girdiğinde sabahın ilk ışığıyla aydınlanan salon uzaktan oldukça sakin görünüyordu, sakinliği severdim ama o bile güzel gelmiyordu.

"Geç." dedi İso önden gitmem için anahtarlı eliyle yön verirken.

Sıkıntılı bir nefes alıp ona bakmadan içeri girdim ve ayakkabımı çıkardım. Yalnız kalmıştık yine ve böyle olması hoşuma gitmiyordu. İçeri yürürken dış kapının kapanma sesini duydum. Direkt koltuklara geçip yol yorgunluğu ile oturdum. Sabahın köründe kaldırıp yola çıkarmıştı pezevenk.

"Acıktın mı?" diye sordu gömleğinin düğmelerini çözerken. Yorgun gözleri etrafta dolaştı.

"Hayır." diye cevap verdiğimde hiçbir tepki vermeden kafasını ağır ağır salladı ve gömleğini komple çıkardı.

O sırada bel boşluğundaki iz dikkatimi çekti, bıçak izine benziyordu. Umursamadım.

Gömleğimi koltuğun üzerine bıraktı, ardından elini gözüne atıp kaşırken mutfağa doğru ilerledi, kahvaltı hazırlayacağını anlamıştım. O mutfağa gittiğinde bir süre parmaklarımın ucuyla koltuğun kumaşında ritim tuttuktan sonra ortamdan rahatsız olup derin bir nefes aldım ve ayağa kalktım.

"Ben işe gidiyorum." akşama kadar onunla durmaktansa iş bin kat daha iyiydi.

"İzinin bitmedi." dedi net bir sesle. Mutfağın yanından geçerken tezgahta duran üstü çıplak adama kısa bir bakış attım.

"Bir şey olmaz, erkenden giderim." kapının önüne geldiğimde onun sesi çıkmadı. Ayakkabımı giyinirken onun kendi kendine mırıldanmasını duyup kaşlarımı çattım.

"Ne yapacağım lan ben..." dedi sinir ve üzgünlük kokan bir sesle. "Siktir."

Bedenimi dikleştirip mutfağa anlamsız bakışlar attığım sırada içeriden gelen kırılma sesleriyle ilk başta irkildim, ne oluyordu yine bu manyağa?

"Alo," dedi, birini aradığı malumdu. "Gökmen, güzelim. Yanıma gelir misin? Sana çok ihtiyacım var."

Sesinden kokan sevgi ilk başta beni afallattı, garip bir ses tonuydu.

Bu ton istesemde beni sinirlendirip üzdüğü için daha fazla beklemeden kapıyı açtım ve hızla dışarı çıktım. Yumruklarımı sıkarken merdivenleri öfkeyle indim.

Dişlerimi sıkıyordum.

İso'dan gerçek anlamda nefret ediyordum.

***

"İyi akşamlar Apo." patron kapıyı kilitleyip yanımdan geçip giderken arkasından kafamla selam verdim.

"İyi akşamlar." dedim ve bir duman daha çektim. Parmaklarımın arasındaki bitmek üzere olan sigarayı söndürüp çöpe attım.

Neredeyse kimsenin kalmadığı caddede tek tük geçen arabalara bakıp elimi cebime koydum ve tabana kuvvet diyerek yürümeye başladım. Son otobüsü kaçırmışım ve minibüsler zaten iki saat öncesinde bitiyordu.

İşe gelip çalıştığımda kendimi yine normal insanlar gibi hissettiğim için moral olarak daha iyiydim dinçtim. Sabahki moral bozukluğumu güzel insanlarla muhattap olarak yok etmiştim.

Caddeden çıkıp kısa bulduğum yoldan sakince ilerken bir arabanın ışığı karanlık sokağı doldurduğunda yolun kenarına geçmek için bir hamle yaptım, omzumun üstünden farları gözlerimi yok eden arabaya bakmaya çalıştım ama gözümü körleştirmişti resmen.

Yanıma geldikçe yavaşlayan araba kaslarımın çatılmasına, adımlarımı yavaşlatmama sebep oldu. Elimi cebimden çıkarıp bakarken araba duraksadı ama hâlâ çalışıyordu. Daha sonra ise arka ve ön kapı açıldı.

İçinden iki tane takım elbiseli, yüzünü seçemediğim oğlanlar çıktığında bir adım geriledim, onlar ise üzerime doğru geliyordu.

"Ne oluyor lan?" diye sordum, o sırada içlerinde biri kolumdan tuttu.

Kolumu hızla ondan çekip tehlikenin geldiğini hissederek kendimi savunmak için çocuğun kolundan tutup yüzüne bir yumruk atarak geriye fırlattım. Adam bunu beklemiyor olacaktı ki sersemledi.

Diğeri onun yaptığı hatayı yapmayarak kolumu tuttu ve belime doğru sertçe ittirdi.

"Siktir..." dedim öfkeyle.

Direndiğim sırada ense köküme yediğim ağır darbeyle gözüm karardı, kollarım boşta kalırken nefesim kesildi.

En son hatırladığım, soğuk ve ıslak zemindi.

BİRADER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin