17- KÜSKÜN

49.8K 3.6K 1.4K
                                    

Dün geceden sonra Filiz'in tavırlı halleriyle uyanmış, akşama kadar onun bana ters ters bakmalarını görmezden gelmeye çalışmıştım.

O bana öyle bakıyordu ben de İso'ya, herkes kendi kocasına trip atıyordu sanki.

Ama benim aksime İso görmezden gelmiyor, sürekli sırıtıyor ve piç gülüşüne aldırmadan yakaladığı her fırsatta 'kusura bakma, sert vurdum' diyerek gülmemeye çalışıyordu. O böyle yaptıkça daha fazla sinirleniyordum. Zaten onu kocam gibi gördüğüm için kendime ayrı sinirliydim.

"Selahattin'in karısının yeğeni evlenmiş." salonda binbir dedikodu dönerken oturmuş sakince telefonuma bakıyordum. Tanıdığım birileri olsa ben de katılırdım ama Selahattin'in karısının yeğenini tanıma ihtimalim yoktu.

"Evrin mi?" dedi Ayla, telefon ekranından kafamı kaldırdım.

"Evrin mi evlenmiş?" tanımıyormuşum, ne illet bir şey şu aşiret. İstemsizce herkesi tanıyorduk, tabi erkeklerin adını bilmezdim ama güzel kızlar dikkatimi çektiğinde isimleri otomatik olarak aklımda kalıyordu.

"Evet, Bingöl'den birini bulmuş. Çocuk öğretmenmiş." dedi Ayla çayını yudumlarken.

"Ne öğretmeni?" diye sordu kaynana, yüzümü ekşitmemek için zor durdum. Bu kadın konuşunca sinirleniyordum.

"Matematik."

O sırada içeri İso uzunca boyu ve heybeti ile girdiğinde dedikodu havası anında dağıldı. Ben biraz daha gevşek olduğum için yanımda istediklerini konuşabiliyorlardı ama İso daha ağırbaşlıydı.

Ayrıca ağır elli, elini siktiğim.

"İyi akşamlar." dedi tekli koltuğa ilerlerken.

"İyi akşamlar..." herkes bir ağızdan yanıtlarken ben sustum.

Bakışları bana döndü, dudaklarının kenarı kıvrıldı. Tekli koltuğa gidecekken yönünü değiştirip benim yanıma gelip oturduğunda tam dibime girmişti it oğlu.

"Birader göbek bağın benimle mi kesildi, az öteye git ya." dedim ondan uzaklaşıp koltukta aramıza mesafe koyarken.

"Bence kesilmiştir, hangi hastanede doğdun sen?" İso gevşek gevşek konuştuğunda homurdandım, millet gülüyordu ama ben sinirliydim.

"Akşama ne yemek yapsak?" yengelerden biri milli konuyu başlattığında tüm kadınlar beyin fırtınası yaparak ve yemekleri eleyerek akşam yemeğini bulmak için sohbete daldılar.

Açık olan televizyona bakarken aniden belimde hissettiğim ufak dokunuşla belim yay gibi gerilmek üzereyken kendimi zor tuttum. Elin sahibi zaten belliydi.

"Küsünce pek bir şirin oluyormuşsun." sıcak nefesini ve fısıltısını tenimde hissettim. Nefesim hızlandı.

"Siktir git." dedim kalbimdeki ve vücudumdaki o garip hissi umursamayarak.

"Banyoya gel."

Daha ben bir şey demeden elini çekip hızla ayağa kalktı, kafamı kaldırıp ona bakarken kendisine bakan Ayla'ya işaret ve orta parmağını birleştirip dudaklarına götürerek 'sigaraya gidiyorum' anlamında bir işaret yaptı.

O göz önünden kaybolup yukarı çıktığında birkaç dakika durdum ve ben de ayağa kalktım. Filiz bu sefer baktı, aynı işareti yaptığımda kafasını salladı. Salonda büyükler olduğu için sigara içmek için gitmek çok sorun değildi.

Merdivenleri tırmanırken aşağı inen iki çocuğun saçlarını okşadım ve ardından banyonun önüne geldiğimde etrafıma kısa bir bakış atıp kapıyı açtım. İçeri girip kapıyı kapattığımda İso'nun çamaşır makinesine kalçasını dayamış sigara içtiğini gördüm.

"Kapıyı kilitle." sigarasının ucuna bakarken konuştu.

"Yo açacağım." dedim ona inat ama dediğimin tersini yapıp kapıyı kilitledim.

Önüme döndüğümde beni gülümseyerek izlediğini fark ettim, kaşlarım çatıldı. Hem ayı gibi vuruyor hem de gülüyordu piç kurusu.

"Gülme lan." dedim yanına yaklaşırken.

"Hadi gel, sen de vur ödeşelim."

Buna hiç itiraz etmezdim, dünden beri bunun hayalini kuruyordum zaten. Kafamı hızlı hızlı aşağı yukarı sallarken elimi katladığım gömlek koluna atıp biraz daha yukarı çektim. Yanına ilerlediğimde o hâlâ sakince sigarasını içiyordu.

"Sen kaşındın." dedim elimi kaldırıp. Engel olur diye düşündüm ama hiçbir şey yapmıyordu.

O böyle baktıkça benim de vurmam zorlaşıyordu, birkaç saniye öylece durdum ve vuramayacağımı anladığımda sinirle iki parmağımı ağzına yaklaştırıp dudaklarına baskı uyguladım. Anında ağzını araladı ve parmaklarımı kabul etti. Parmağımı çengel gibi damağına sapladım.

"Piç." dedim sinirle ama o güldü, gülünce ağzına daha çok baskı yaptım.

Gözlerimin içine bakarken diliyle parmağımı okşadı ve sert tutuşum anında kaybolurken o da bu fırsatta parmaklarımı dilinin üzerine getirdi. Emip dilini sürdüğünde yutkundum.

"İso," dedim tahrik olmuş sesimle, güldü ve elindeki sigarayı lavaboya fırlatıp bileğimden tutup parmaklarımı ağzından çıkardı. Salyası tamamen elime bulaşırken bir kez daha yaladı.

"Efendim." dedi elimi küçük küçük öperken.

"Artık seni sikmek istiyorum." dediğimde ufak bir duraksadı, ardından avuç içimi öpüp yüzüme baktı.

"Ben de istiyorum," dedi bir kez daha öperken. Karnım kasıldı. "Ayarlayacağım."

"Yapalım burada?" dedim ona yaklaşıp. Bileğimi öpüp elimi indirdi ve kafasını olumsuz anlamda sallayıp belimden tutup kendine çekti ve sıkıca sarıldı. İstemsizce ben de kollarımı ona doladım.

"Burada olmaz."

İtiraz etmedim, onu dinlemem gerekiyordu.

O ne derse doğruydu.

BİRADER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin