40- MUTLU

26.4K 2.4K 1.7K
                                    

Ocağı kapattıktan sonra dolaptan bir çay bardağı aldım ve tezgahın üzerine koydum. Üç gündür yaptığım tek şey uyuyup, uyanmak ve çay içmekti. Evet, sanki hayatım çok mükemmelmiş gibi çay keyfi yapıyordum.

Üç gündür sakince evde oturuyordum, kolumun biraz daha iyi olmasını bekliyordum çünkü ağrısı geçtiği an bu siktiğimin evinden ve adamından kurtulmak için elimden geleni yapacaktım.

"Çay mı yaptın?" sesini duyduğum an sanki onun elinden kurtulma düşüncelerimi duyabilirmiş gibi irkildim. Öyle korkutucu geliyordu ki normal insan değil gibiydi. Omzumun üzerinden mutfağa giren adama baktım.

Beyaz ütülü gömleği ve siyah pantolonu giymişti, kolunda altın rengi bir saati vardı. Yeşil gözleri parlıyordu. Cevap vermeden önüme döndü.

"Bana da bir bardak doldursana." dedi içeri geçerken, dudağımın kenarı kıvrıldı. Ruh hastası.

Çay bardağını alıp salona yürürken arkamdan attığı ters bakışları hissediyordum ve ettiği küfürleri duydum. Umursamadan salon geçip tekli koltuğa oturdum ve sıcak çaydan bir yudum aldım.

Dakikalar sonra o da elinde bir bardak çayla içeri geldi, o sırada koltuğun üzerindeki montuna gözlerim takıldı, dışarı çıkacaktı muhtemelen. Jilet gibi giyinmesinin sebebi buydu demek.

"Bir çay doldurmaktan da mı acizsin?" dedi çayından bir yudum alıp hemen yanımdaki üçlü koltuğa otururken. O konuştukça sabrım tükeniyordu.

"Sen kendi çayını doldurmaktan aciz misin?" diye sordum ters bir şekilde. Arada bir cevap veriyordum çünkü sessiz kalınca deliriyordu ve o an elinde ne varsa bana atacak diye korkuyordum. Hele ki şu an dumanı tüten bir çay içerken bu riski almak istemiyordum.

"Yine başlama ters cevap vermeye." dedi bıkmış gibi.

"Kes sesini." dedim önüme dönerken.

"Dışarı çıkacağım, istediğin bir şey var mı?" dalga geçer gibi sorup gözlerini bana kitledi. Uzun zamandır dışarı çıkmadığım için ondan korktuğumu ve bu evde tutsak kalmaya razı olduğumu düşünüyordu.

"İso," dedim uzun süre sonra adıyla hitap ederken. "Emin ol sürekli bu evde hapis kalmayacağım."

"Ben seni burada tutsak etmiyorum, kapıyı kilitleyip gitmiyorum," dedi tek kaşını kaldırıp. "Yani seni zorla tutmuyorum, sadece götün yiyorsa çık git diyorum."

Gözlerimin içine bakarak çay bardağını sehpaya koydu ve ardından uzun boyuyla ayağa kalktı.

Ona iğrenti dolu bakışlarımı gönderdim, bana aldırmadan montunu giyindi ve yaka kısmını düzeltti.

"İyi görünüyor muyum?" diye sordu gülümseyerek.

Benden bir cevap bekliyor gibiydi, ters ters yüzüne bakmaya devam ettiğimde gülümseyerek yanıma geldi ve yine boğazımdan tuttuğunda yüzüm buruştu. Dudağımı sıkıca öptü ve geri çekildi.

"Bana şans dile." dedi yeniden öperken, tam onu itmek için bir hamle yapmıştım ki kendisi geri çekildi.

O dudaklarını yalayıp arkasını döndüğünde elimin tersiyle dudağımı sildim. Orospu çocuğu başkasıyla buluşmaya gidiyorken beni öpüyordu.

"Yemek getiririm sana, merak etme." dedi dış kapıya ilerlerken.

Anahtarı alıp enerjik bir şekilde kapıdan çıkıp gittiğinde bir süre arkasından öylece baktım, kalbim sıkışıyor boğazım düğümleniyordu.

Nefes alamıyor gibi hissedince ayağa kalktım, her solukta tıkanıyordum sanki. Balkona kendimi attığım an avuç içlerimi balkon demirine yaslayıp yüzümü buruşturarak soluk almaya çalıştım.

Bu nasıl bir şeydi böyle?

***

Gece yarısına az kala dış kapıdan ses geldiğinde oturduğum koltukta göz ucuyla kapıya baktım. İçeri giren adam karanlıkla karşılaşınca bir küfür mırıldandı ve ışığı bulup açtı. Montunu çıkarıp kapıyı kapatırken benimle göz göze geldi.

Aşırı derecede mutlu görünüyordu.

"Sen daha uyumadın mı?" diye sordu montunu portmantoya asarken. Yamuk gülümsemesi ile içeri gelirken oldukça ayık duruyordu ama sarhoş gibi gülümsüyordu.

Gelip hemen yanımdaki koltuğa oturdu, derin bir nefes verdi.

"Siktir, ben sana yemek almayı unuttum." dedi gülüşü solup kaşları çatılırken, bana döndü. "Yedin mi bir şeyler?"

Yememiştim, canım hiçbir şey istemiyordu. Cevap vermedim.

"Offf sikerler sessizliğini." dedi cevap vermeyeceğimi anlayıp kafasını geriye yaslarken.

Gözlerini kapatıp gülümsedi, mutluydu.

Onun mutluluğunu izlerken kendi mutsuzluğumda boğuldum.

***

Gençler birkaç bölüme final olabilir ama uzatabilirimde. İkisi de bana aşırı uyar ama size sorayım dedim.

Final mi olsun?

Uzasın mı?

BİRADER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin