Zamanında okul ve iş derken hayatımda hiç düzenli bir sevgili yapmamıştım. Onlara göre düzenli bir sevgili olabilirdim ama benim aklım sadece cinsellikteydi. Sikim kalbimden daha çok etkiliydi benim için.
Filiz ile büyük bir aşk evliliği yapmamıştık, ailenin evlilik baskısı ile hoşlandığım ve sevdiğim biriyle evlenmek istemiştim. Ama yine de Filiz ile çok fazla duygusal anlarımız olmazdı. O normal bir konuyu anlatırken bile acaba nasıl siksem diye düşünürdüm. Ama şimdi yaşadığım şeyler çok farklıydı.
Çünkü her fırsatta birbirimizi öpüyorduk, hem de dudaktan!
Saatler önce geldiğimiz evi yeni inceleme fırsatı bulmuştum, gözlerim her köşede gezinirken ahşap dolaba yaklaştım.
"Yemek yiyelim mi?" İso mutfak olarak kullanılan kısımdan bana seslendi.
"Çok aç değilim." diye mırıldandım dolabın kapağını açarken. Kapıyı açtığım an karşımda gördüğüm silahla dudağımın kenarı kıvrıldı. "Lan silah var burada."
Siyah renkteki silahı elime aldım, bir dolu mermisi vardı yanında. Şarjörü açtığımda içinin boş olduğunu görüp seri bir şekilde yeniden kapattım.
"Evet, arkadaşımın. Buraya geldiği zamanlarda atış yapıyoruz."
Silahı sağ elimle sıkıca tutup arkamı döndüm, o sırada İso mutfak kısmından çıkmış gülümseyerek yanıma geliyordu. Silahı ona doğrulttum ve gözlerimi kıstım.
"Sıkayım mı?" diye sorduğumda kaşlarını kaldırdı.
"Sıksana." gözlerimin içine bakarak konuştu, tam dibime geldiğinde silahı daha sıkı tuttum.
"Dur lan orada." dedim oyuncu bir sesle, bu tavrımın farkına varmış olacaktı ki gülerek adımlarını durdurdu. Elini hafifçe havaya kaldırdı.
"Tamam, sakin ol."
"Çok konuşma, çıkar pantolonunu. Yoksa sıkarım kafana." sertçe konuştum.
"Emredersin." gülerek söyledikten sonra oyunuma ayak uydurup yavaşça elini kemerine getirdi ve kemeri söküp ardından düğmesini, fermuarını açıp pantolonunu aşağı indirdi ve bakışlarını benden çekmeden bileğinden de geçirip tamamen kenara koydu.
Karşımda duran bedeni süzdüm, aleti yarı ereksiyon haldeydi ve çok büyük duruyordu. Hemen onu içimde istiyordum, çok fazla zevk vereceğine emindim. Ama şimdi benim onu sikmem gerekiyordu.
"Arkanı dön, deliğini göster." silahı yan bir şekilde tutup daha gevşek bir tavırla yüzüne bakarken.
Kafasını iki yana sallayıp güldü, ardından iki adımda arkasını döndü. Kalçasının üzerinde duran gömleğini biraz yukarı çıkarıp ardından elini kalçasına koyup iki taraftan baskı yaparak deliğini ortaya çıkardı.
Yutkundum, bu deliği iki gün boyunca bana ait sıvılar ile doldurmam gerekiyordu.
Derin bir nefes alıp yanına ilerledim, tam dibine geldiğimde eline vurup çekmesi gerektiğini belirttim. Ardından silahın ucuyla kalçasının kenarını sağa doğru itip deliğini inceledim.
"Silahın ucunu sokayım mı?" diye sordum, silahla deliği yan yana görünce aklıma gelmişti. Her şeyi sokuyordu zaten içine.
"Saçma sapan konuşma, şeytan doldurur salak. Götümü patlatırsın." dediğinde gülmeden edemedim, kalçasına bir tokat attım.
"Baktım içine, boş.", dedim silahı kastedip.
"Belli olmaz, hem onun yerine kendi silahını sokmayı denesen daha iyi olmaz mı?" diye sorduğunda bu daha mantıklı gelmişti.