"Bizim bir yengemiz vardı, amcamın oğlunun eşi. Aynı senin gibi kaynanasına laf etmiş," dedim mutfakta çay içip kadınlarla dedikodu yaparken.
Erkeklerin muhabbetindense daha çok sarıyordu, özellikle Filiz çok iyi dedikodu yapardı. Keşke başka konularda da biraz iyi olsaydı da bu durumlara düşmeseydik.
"Eee sonra noldu?" dedi Filiz'in en küçük abisinin hanımı. Yemekte kaynanasına laf atmıştı ve şimdi korkuyordu.
Tam ona cevap verecekken göz ucuyla ayağa kalkıp merdivenlere ilerleyen İso'yu gördüm, sadece bir salise bakıştıktan sonra o merdivenleri tırmanmaya başladı. Bana verdiği işareti anlayıp çayı kafama diktim.
"Sonra onun dilini kestiler." dedim çay tabağını kenara bırakırken. Tüm kadınlar 'ayy' diye bağırırken onlara 'ee tabii' gibisinden bakıp gömleğimi düzelttim ve mutfaktan çıktım.
Salondaki kalabalığa kısa bir bakış atıp merdivenleri ikişer üçer tırmandım. Çok fazla heyecanlıydım, birkaç gündür ona dokunmuyordum.
Çamaşır odasının olduğu kata çıktığımda kapının açık olduğunu gördüm. Arkama bakıp hızla oraya ilerledim, içeri girip kapıyı kapattığım an duvar kenarında duran İso'ya ilerledim. Buraya gelişimin aksine daha sakin bir şekilde.
Yanına vardığımda bir anlık dürtü ile kollarımı açıp ona sarılmak için bir hamle yaptım, o da sanki bunu beklermiş gibi beni anında kollarının arasına aldı.
"Noldu lan çok mu özledin?" dediğinde beline elimi koyup daha çok kendime bastırdım.
"He özledim." dedim dalga geçerek, güldü.
Elimi kalçasına koyup kasıklarıma bastırdım, tüm vücudunu hissetmek istiyordum. Sürekli dengemiz kaybolurken ikimizde birbirimizi olabildiğince sıkı sıkı sardık.
Ben onun kalçasını sıktığımda o da benim kalçamı aynı sertlikle sıktı.
"Bugün sen de deneyeceksin parmakları." dedi boğuk sesiyle, kaşlarım çatıldı.
Götüme bir şeyin girmesine hazır değildim, muhtemelen zevk bile alamayacaktım.
"Biliyor musun?" diye mırıldandım daha sıkı sarılırken. "Küçükken babam beni hep döverdi."
Birkaç saniye durdu.
"Ne alaka lan?" diye sorduğunda yanağımı yan yatırıp omzuna yasladım.
"Bilmiyorum, belki üzülür sikmezsin diye düşündüm." diye mırıldandım, gözlerimi kapattım.
İlk başta vücudu titredi, ardından ise sesli sesli güldü. Beni kendinden ayırdığında gözlerimi açtım, yüzüme bakıp gülmeye devam etti.
"Merak etme, istemezsen sikmem. Ama önce bir dene." dedi kemerime uzanırken.
"Acımıyor mu?" bakışlarım aşağıya indi ve o kemerimin tokasını sökerken elini izledim.
"Acıyor," dedi meşgul bir sesle, çok tatlı konuşuyordu. "Ama cidden çok güzel hissediyorsun sonrasında."
"Ama bak istemezsem sikmeyeceksin değil mi?" dedim seri bir şekilde fermuarımı açıp pantolonumu indiren adama bakarken.
"Yok yok, korkma." dedi pantolunumu ve baksırımı biraz aşağı çekerken.
İlk başta elini ereksiyon olmuş aletime atıp boydan boya okşadı, muhtemelen kendisine girecek olan şeyin ölçümünü yapıyordu. Beğenmiş olacaktı ki dudaklarına hafif bir gülümseme kondurdu.
"Roll on'dan daha iyidir." dedim gülerek, kafasını salladı.
"Evet, güzel." ucuna dokundu, ardından ise elini kalçama ilerletti. "Ama bu da güzel."
Sıcak eli tenimle buluşunca içim titredi, eliyle kalçamı baya bir yokladı. Onunki kadar iyi değildi ama gideri vardı.
İri elleriyle sert bir tokat attığında irkildim, boşta kalan koluna tutundum. Birkaç kez daha tokatladı ve ardından parmakları kalça aramı buldu. Orta parmağı ile deliğimi daireler çizerek tanıdı.
Elini çektiğinde gözlerinin içine baktım, o da bakışlarıma karışılık verirken parmaklarını yavaşça ağzına götürdü ve aynı yavaşlıkta yaladı. Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Yaladığı iki parmağımı yeniden deliğime yaklaştırdı.
Deliğimde orta parmağının baskısını hissettim. Gerginlikle gözlerimi kapatıp İso'ya yaklaştım ve bedenine sarıldım. Öyle sıkı sarıldım ki 'şşş' diye fısıldadı bir şey yok dermiş gibi.
Parmağının ucunu deliğime soktu, şimdilik bir sıkıntı yoktu. Biraz oyalanıp tamamını soktuğunda ise onun gömleğini sertçe avuçladım. Yüzüm buruştu, iğrenç bir acıydı.
"Çıkar onu, acıyor." dedim boşta kalan elimle elini geri çekmeye çalışırken.
"Sakin ol, birazdan ağrısı geçecek." dedi ama garip histen kurtulamıyordum.
Onun kontrollü sesiyle kendimi biraz daha sıkıp bekledim, içimde gelgit yapmaya başladı. Daha çok yapıştım bedenine. İlk yavaş yaparken daha sonra hızlandı, şimdi o garip sesten çıkıyordu ve tüm bedenim sarsılıyordu.
Buna yeni yeni alışmışken ikincisini de sokunca dişlerimi sıktım.
"Orospu çocuğu." hırsla konuştuğumda güldü.
İkincisini de ilk yavaş, daha sonra hızla hareket ettirdiğinde acı olsa da yerini gereksiz bir zevke bıraktı. Belki de deliğimde onun parmağı olduğu içindi bu zevk.
Üçüncüyü de birden ekledi, şimdi tamamen zevk vardı ve inlemelerime engel olamıyordum. İso ben inledikce daha da hızlandırıyordu hareketlerini.
"İso..." diye inledim, kalkmış olan aleti aletime baskı yapıyordu. Nefes nefese kalmıştı.
"Söyle bebeğim."
"Ne varsa sok oğlum, çok iyi bu." dedim sona doğru inlediğim için dudaklarımı birbirine bastırırken.
Bu hararetin içinde yine seslice güldü.
Elini fermuarına atıp açtı ve aceleyle baksırının arasından aletini çıkardı. Parmaklarını içimden çıkarmadan beni arkaya çevirdi, hem kendini çekiyordu hem de parmaklamaya devam ediyordu.
Ona uyum sağlayıp ben de aletimi çekmeye başladım. Deliğime baskı yapan parmaklar beni deli ediyordu, elim öyle hızlı hareket ediyordu ki normalinden daha erken boşalacaktım.
Dakikalarca ikimizin boğuk inlemeleri odanın içinde duyuldu, en sonunda o kalçama ben de elime boşaldığımda ikimizde nefes nefese kalmış bir şekilde öylece durduk.
Az önceki deliğimden çıkan ses ve inlemeler odadan kaybolunca sessizlik oluştu.
Nefesimi düzene sokup elimi yanda duran kirli çarşaflara sürdüm. Onun parmakları hâlâ içimdeydi. Elini çekmek için bir hamle yaptığında ona engel olmadım ama çektiği anda bedenimi ona çevirip yine sıkıca sarıldım.
Elini kaldırıp ıslak parmaklarını kalça arama soktum.
"Gidene kadar parmaklamaya devam etsene." dedim mayışmış bir sesle.
Bir elini belime koydu ve beni kendine çekti, ardından ise dakikalardır içimde olan parmaklarını yine soktu. Gözlerimi kapattım, güzel hissettiriyordu.