Ilık suyla durulandıktan sonra saçlarımı geriye tarayıp derin bir nefes aldım. Duş almak her açıdan bana iyi geliyordu ama kolumda sargı bezi varken pek rahat yıkanamıyordum. Çıkarıp geri sarmak ise zulüm gibi geliyordu.
Duşakabinden zor bela çıkarken halı olmayan fayansta kaymamaya dikkat ederek havluyu astığım yere ilerledim. Temiz beyaz havluyla ilk vücudumu sonra da saçımı kurulayıp getirdiğim iç çamaşırı ve kıyafetlerimi teker teker giyindim.
İso bugün evde olduğu için kapıya iki kilit vurup anca öyle banyoya girebilmiştim, içeri girip bana bir şey yapacağını düşünmüyordum ama beni öyle çıplak görmesini bile istemiyordum.
Banyodan çıkmadan önce dişimide fırçalayıp ardından dışarı çıktım, yemek kokusu tüm eve yayılmıştı. Mutfakta olduğunu anladım bu yüzden mutfağa uğramadan salona yürüdüm.
Salona yürüdüğüm sırada onun içeride ayaklarını sehpaya koymuş birasını içerken gördüğümde irkildim. Şaşırtmaca yapmıştı piç.
Gözleri bana döndüğünde yüzümü süzüp gülümsedi, normalde olsa bu gülümsemesine eriyebilirdim çünkü dünyanın en güzel şeyini izliyormuş gibi bakıyordu. Ama yalan olduğunu biliyordum.
"Çok güzelsin." dedi yine sarhoş bir gülümsemeyle, bira ile sarhoş olamayacak kadar içkiyle içli dışlıydı.
Ona aldırmadan yönümü değiştirmeden salona ilerledim ve ona en uzak köşeye oturdum. Şimdi yanından kaçsam peşimden gelecekti ve bu sefer sinirlenecekti. Onu sinirlendirmeden sormam gerekiyordu bazı şeyleri.
"Kucağıma gelsene." dediğinde yerime yerleşirken kaşlarımı çattım.
"Höst." dedim sinirle, oldu bir de sevişelim.
Güldü, bitmek üzere olan içkisini kafasına dikti. İçkiyi sehpanın üzerine bıraktı ve geriye yaslandı.
"Sana bir iş buldum." dediğinde istemsizce heyecanlandım.
"Ne işi?" sonunda düzgün bir hayat için ilk adımımı bu piçin kontrolü altında bile olsa atacaktım.
"İki sokak ötede, yufkacı var gözleme falan yapıyorlar. Üç tane teyze var, beraber çalışıyorlar. Yaşlı oldukları için ağır iş kaldıramıyorlarmış, hamurları getirecek ve paket yapacak bir erkek eleman arıyorlar."
Dalga mı geçiyor yoksa ciddi mi diye bakarken ciddi olduğunu görüp dişlerimi sıktım.
"Sıfatını siktiğim, yufkacı ne?" sakin olmaya çalışarak, dişlerimin arasından konuştuğumda güldü ama yalandan kaşlarını çattı.
"İş mi beğenmiyorsun sen? Bak üç evin ekmek kapısı o dükkan, küçümsüyor musun?" birazdan 'iş, ekmek, özgürlük' diye slogan atacaktı pezevenk.
"İşi küçümsemiyorum, meslek lisesinde motor bölümü mezunuyum. Onunla ilgili bir iş bulmak yerine neden yufkacıda çalışayım?" dediğimde tek kaşını havaya kaldırdı.
"Seni o kadar erkeğin içine kendi elimle mi teslim edeceğim?"
"Niye? Sokağa atarken git kime siktirirsen siktir diye anırıyordun." dedim alayla, derin bir nefes alıp elini dizine koyup ayağa kalktı.
"Sinirliyken ağzımdan böyle şeyler çıkabiliyor, sinirlendirme işte." dedi mutfağa doğru yürürken.
"Sinirli olduğunda Gökmen'in de başkasına siktirmesini istiyor musun?"
Söylediğim şey yüzündeki gülümsemeyi soldururken tam önümde durdu, bakışları mutfaktayken saniye saniye sinirlenişine şahit oldum.
"Dayak yemeyi özlemişsin." dedi boynunu sağa sola oynatıp deli bir sakinlikle bana dönerken.
Tam elini uzatıp boğazımı tutacağı sırada bileğini kavradım ve onu bir anda sertçe çektim. Ne olduğunu bile kavrayamadan onu altıma aldığımda afalladığı belli oluyordu.
Bedeni koltukla buluşurken bileğini sertçe tutup, sağ diz kapağımı belinin yanına koyarak hareket etmesine engel oldum. Öfkeyle nefes alıp veriyordum.
"Eğer bir daha bana elini kaldırırsan, o elini alır çok zevk aldığın şeyi yaparak götüne sokarım." dedim boşta kalan elimle boğazına uzanırken.
Kaşları çatık bir şekilde yüzüme bakarken kurtulmak için bir herhangi bir şey yapmıyordu.
"Kendini öldürmek mi istiyorsun?" dedi gözleri yüzümü turlarken.
"Hayır, seni öldürmek istiyorum." dedim elini boğazından çekip yüzüne sertçe bir tokat atarken.
Kafası yana çevrildi, çok sert vurduğum için içten içe panikledim. Ne olursa olsun psikopat biriydi.
Kafasını yeniden bana çevirdi, afalladım. Yüzünde görmek istediğim sinirin aksine zevk almış bir ifade vardı. Dudağının kenarı kıvrıldı.
"Sen harbiden benimsin ya." dedi gülerek, elini hızla kurtardığında bana vuracağını düşünürken ensemden tutup sertçe dudaklarımızı birleştirdi.
Ben şoktan kurtulana kadar saniyelere dudağımı sömürürken kendime geldiğim an geri çekildim ve küfür ederek üzerinden kalktım. Ayağa kalktığımda o kafasını koltuğa bırakıp bana gülümseyerek baktı.
"Tokatın acısını sonra çıkaracağım ama önce zevkini tatmam lazım." deyip çevik bir hareketle ayağa kalktı.
"Psikopat orospu çocuğu." tükürür gibi mırıldandım, o ise dilini köpek dişinde gezdirip mutfağa ilerledi.
"Yürü, çok güzel yemek yaptım."
Önden önden mutfağa ilerlerken arkasından hayretle bakıyordum.
İso, harbiden kafayı sıyırmış biriydi.
***
Apo...