Marconun Anlatımı
Aksamın serinliği pencereden içeri girip Karşımda oturan beyaz tenli kızın saçlarını uçuşturuyor ve usulca gidiyordu. Bakışlarını bir saniye olsun üzerimden çekmiyor dikkatlice beni izliyordu. .
Bu akşam burda kalmasına izin vermiştim. Aslında kim olduğunu ögrenmeden gitmesini istememiştim. Dün gece adamlarıma onu araştırması için emir verdiğimde kim olduğunu saatler içerisinde öğrenmistim. Hakkında sadece birkaç bilgi vardı. O da babasının kim taeoh olduğuydu. Ispanyanın en buyuk iş adamlarından bir zamanların kore ispanya elçisi pis işler babası kim taeoh. Yıllar önce bir kızının olduğu söylentileri çıkmıştı ama kızını yıllar boyu gören olmamıştı. Bu haberi duydugumda 6 yaşında oldugumu çok net hatırlıyordum. Gazetelerde ilk sayfaya düşmüştü. Ünlü iş adamı kore elcisinin gayrimeşru kızı... o kız Karşımda savunmasızca oturuyordu. Yıllar sonra babası ondan vazgecmis olmalıydı. Yıllardır eve hapsetmiş en sonunda para uğruna kızını satmıştı. Perla hakkında bildiğin tek şey bunlardı. Cocukluğu yılları elinden alınmış bir kız çocuğu oturuyordu Karşımda. Arada gozlerini kapatıyor arkada çalan melodiye kulak veriyordu. Farkında degildi belkide ama dudakları aralanıp çalan melodiye eşlik etmeye çalışıyordu. Garip bir kızdı. Hicbir seyin tadına bakmamış hicbir şeyi denememişti. Bu hayattan öğreneceği çok sey vardı.
Lukasla iyi anlaşmaları canımı sıkmıştı. Bu yuzden lukası göndermiştim. Ondan yararlanmaya çalışacağı kesindi. Boyle saf bir kızı onun gibi çakala yem edemezdim.
Sandalyesinde dogrulmus dirseklerini biber doğradığım tezgaha dayayıp avuçlarını yanağına yaslayıp bakışlarını bana dikmisti. Meraklı gözlerle bakıyor bir seyler söylemeye çekiyordu. Arada bakışlarımız birbirimizi bulsa da hemen bakışlarını benden kaçırıyordu. Sonunda çekindiği soru dudakları arasından dökülüvermisti
"Yemek yapmayı nerden öğrendin?" Sorusu tüm aksamın sessizliğini bozmuştu. "Annemden" aramıza tekrar uzun bir sessizlik girmişti. Kısa cevabımdan hiç hoşlanmışa benzemiyordu "Tadına bakabilir miyim?" "Bittiginde bakarsın" "şimdi baksam? Dayanamıyorum" bakışlarımıź birbirimizi bulduğunda derin bir nefes alıp hazırladığım sosa biberleri de ekleyip güzelce karıştırmış serçe parmağımı yavaşca kaseye sürmüs ve ona uzatmıştım. Bunu da annemden ögrenmiştim. Bana ögrettigi nadir şeylerden biri de buydu. Aynı perla gibi meraklı bakışlarla cocukken annemin başında bekler yaptığı yemeklerden anında tadına bakmak isterdim. O da benim perlaya yaptığım gibi ince serçe parmağını kaseye surer ve bana uzatırdı.
"Burdan mı bakacağım tadına?" Cevap vermedim. Soruları sabrımı zorluyordu. Yavaşça öne doğru eğilip sosa dudaklarını değirip geri çekilmişti.
Dili dudaklarınnda gezdirdiğinde pembe dudakları gittikçe daha da pembeleşiyor birkaç saniye bakışlarımın orda kalmasına neden oluyordu. Tüm bu saçma dusunceleri beynimden söküp atmam lazımdı. Onu tanıyalı iki gün olmuştu. Beynimi ele geçirmesi canımı sıkıyordu. Iki gunde hayatımın odak noktası olmuştu. Gizemiyle ya da büyük abiyle olan bağlantısıyla. Her ne nedenle olursa olsun aklımdan çıkmıyordu. Derin bir nefes alıp düşünmemeye çalıştım. Çok geçmeden sessizliği yeniden bozmuştu. " biraz fazla acı olmuş sanki" eklediğim biberlerin acı olduğunu biliyordum ama gözleri dolacak dudakları pespembe olacak şekilde bir etki yaratacağını düsunememistim. Elimdeki kaseyi bırakıp bir bardak suyu ona uzattığımda tekte bitirmişti. .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ispanya
Teen FictionÖzgürlüğe kavuşmak için 23 yıldır tutsak tutulduğu hayattan kaçarken doluya tutulan bir kızın hikayesi. Özgür olmak, normal bir hayat yaşamak için her şeyden, herkesten kaçarken peşini bırakmayan olaylar onun özgür kalmasına engel olup olamayacağın...