Baş başa

1.9K 54 15
                                    

Issızlığın pençesinde yalnızlığı yaşadığım dönemden ucu bucağı olmayan okyanus kadar özgür hissettiğim bu döneme gelene kadar hayatımda tek yaptığım okumak araştırmak ve hayal etmekti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Issızlığın pençesinde yalnızlığı yaşadığım dönemden ucu bucağı olmayan okyanus kadar özgür hissettiğim bu döneme gelene kadar hayatımda tek yaptığım okumak araştırmak ve hayal etmekti.

23 yılımı karanlığa hapsolmus dört duvar arasında geçirirken içimdeki çocuğu öldürmemek için oldukça çaba harcamıştım. O çocuğa sığınıp bir şeyleri çabalamış kendi karanlığımdaki aydınlık tarafı asla söndürmemiştim.

Benim hikayemin bu bölümünde ise 23 yılımı dolu dolu doldurmak istediğim hayalini kurduklarım şeyleri yaşamanın tam zamanı olduğu döneme gelmiştik. Hayallerimdeki,  satır aralarında onlarca adını geçirdiğim okyanusları keşfetme vaktiydi. Sonsuzluğun özgürlügünün tadını çıkarma vakti.

Yollar sessiz, hafif bir rüzgar esiyor ve arkada o eşsiz melodisiyle piyano ve çello kulaklarıma dolarken açık pencereden elimi uzatmış parmaklarımdan kayıp giden rüzgarı hissediyordum.

Buram buram okyanus kokan bu yerde huzuru çokta uzakta aramamak gerekiyordu.

"Hasta olacaksın kapat artık şu pencereyi"

"olmam merak etme"

"olursan sana bakmam bunu biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum. Bakmanı isteyen olmadı zaten"

ve tabiki huzurumu bozan bir beyefendi her şeye dahil olmasa olmuyordu.

Elimi içeri çekip pencereyi yarıya kadar kapatmıştım.

"Nereye gidiyoruz?"

"Sana göstermek istediğim bazı yerler var"

"Gercekten mi? Neresi?"

O kadar heyecanlanmıştım ki kalbim küçük bir çocuğun eline şeker verildiğinde nasıl atıyorsa benimkisi de öyle atıyordu.

Bir yerler görmek gezmek o kadar çok istiyordum ki.

"Sürpriz"

Araba yavaşlamış marco dikkatle park yeri ararken gözüm tabelalara takılmıştı

'Urgull Tepesi'

"Geldik mi?"

"Evet."

Bunu neden yapıyordu bilmiyorum ama beni buraya getirmesi bütün gün ne istersem onu yapması, gezmek için böyle yerlere getirmesi bilmiyorum garip hissettiriyordu.

Sanki...sanki ölüm öncesi küçük hediyesiydi tüm bunlar.

Beynim gereksiz paranoya yapmamam gerektiğini ısrarla söylerken beynimin içinden bir türlü atamadığım poloyla olan konuşmaları kafamı çok karışıyordu.

"Hadi in. Yolumuz uzun"

arabadan inip marcoyu bekledim. Arabayı ustaca park edip yanıma gelmişti.

Ispanya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin