Ispanya

HIDE N SEEK

Iyi okumalar ❤️

Soğuk tenime vururken yağmurun ıslattığı zemin ayaklarımın altında eziliyordu.

Ihanet damarlarıma dolmuş gözüm hiçbir şeyi görmüyordu. Bildiğim, inandığım gerçeklerin bir gün yalan olarak karşıma çıkabileceği düşüncesi kanımı donduruyor ruhumu içine çekiyordu.

Kartlar yeniden dağıtılmış ve bu oyunda bu sefer kurpiye olan bendim.

Herkes benim adımlarıma göre ilerleyecek ben ne istersem oyun o şekilde şekillenecekti. Herkes bu sefer benim kurallarıma göre oynayacaktı.

Intikam ateşi bu gece daha da çok harlanmıştı içimde.

Alex, babam, İsabella...

Marco ve Polo...

Bu geceden sonra bambaşka perla olacaktım güneş doğduğunda.

Her şey işte şimdi güzel olacaktı.

"Perla. Senin ne işin var burda?"

Maxin kaba sorusuna kulak asmadan luke'a gülümsedim.

"Düşündüm de neden olmasın?"

"Işte bu perla. Senden görmek istediğim hareketler"

Luke göz kırptığında Max araya girdi.

"Perla bu gece bizimle gelmiyorsun"

"Sana sormadım Max. Beni davet eden kişi Luke. Ve ben bu gece sizinle geliyorum"

Arabanın kapısını açtığımda max hemen kapatmış ve sinirli bakışlarını üzerimde gezdirmişti.

"Şu kapıda dikilenle beni düşman yapma perla. Şimdi git evine yat uyu. Bu oyun senin gibiler için değil"

Maxin bu kaba tavrına anlam veremezken kapıda Marconun bizi izlediğini yeni fark etmiştim.

"Benim gibiler derken? Beni daha tanımadın Max."

Kapıyı açmış ve carmenin yanına arka koltuğa oturmuştum.

"Perla emin misin arkadaşım. Bak geçen sene bizimle gelen kız-"

"Hadi ama Carmen. Bütün sırrı ortaya dökemezsin. Sürprizi kaçar. Perla gittiğinde görmeli"

Arkama yaslanıp olacakları bekledim.

En fazla ne olabilirdi ki?

Uzunca bir yolculuğun ardından terk edilmiş evlerle dolu harabe yerde durduğumuzda hepimiz arabadan indik.

Soğuk içimi titretirken korkmuyordum. Aksine bu adrenalin iyice haz vermeye başlamıştı.

"Bu Arisu. Bizim japon askerimiz. Bütün oyunları kendisi tasarlıyor."

"Merhaba. Ben Arisu. Sizleri tekrar görmek güzel. Bu geceki oyunumuzdan bahsetmek isterim eğer izin veriseniz"

Arisu elindeki kartları karıştırıp hepimize doğru uzattı. Herkes birer kart seçtiğinde ortada duran kartı avuçlarım arasına aldım.

"Bu gece üstünlüğü seçtiğiniz kartlar belirleyecek."

"'Üstünlük?"

Dedim tok bir sesle.

"Evde 12 oda bulunmakta. En üst kat bu gece üstünlüğü sağlayanların olacak. En alt kat ise bu gecenin şanssızları. Gün ağarana kadar sadece 4 saatiniz var. İçeride 15 ebe bulunmakta. Ebelere yakalanırsanız sobelenir ve ölürsünüz. "

"Ölmek?"

Sorduğum soruyla Luke keyifle gülerken Luke'a baktım.

"Sürprizz."