Bütün gece dosyalarla ilgilenip yeni sevkiyat için gün belirlemeye çalışıyordum. Bu hafta o sevkiyat gercekleşmeliydi. Adamlardan parayı çoktan almıştık. Geçtiğimiz aylarda New York'un 5 büyük mafya ailesinden biri olan boston ailesinin lideri Jacob Russel, "naif" ve "beceriksiz" yeni jenerasyon nedeniyle tutuklanmıştı. Hala gündemden gitmeyen bu konu işleri zorlaştırmakla yetmeyip sınırdaki güvenliklerin artmasına sebep olmuştu.
Lukasın aradığını gördüğümde sıkıntıyla tuttuğum bütün nefesimi verip arkama yaslandım.
"Seni dinliyorum" "Marco adamlar limana yanaşamadıklarını söylüyor. Av sezonu kapanmış" dudaklarımdan belli belirsiz küfürler savrulurken sinirle parmaklarımı saçlarımdan geçirdim. Bir bu eksikti."Başka yol bulun her şeyi ben söylemek zorunda mıyım. Adam olunda bir işi de düzgün yapın!" Lukasın gerildiğini telefonda değişen soluk alıp verişinden hissedebiliyordum. Bu gece o sevkiyat limana yanaşmazsa büyük sevkiyat için gerekli ortam oluşamazdı. "Tamam ben halledeceğim. Nerdesin sen?"
"Beceremediğiniz işlerle uğraşıyorum" biraz duraksamıştı. "Perla nerde onu evde tek mi bıraktın?" Cevap vermeden telefonu kapatıp oturduğum yerden kalktım. Perla evde güvendeydi. Peki ya evden gittiğinde? Onun gibi birisi dışarda güvende olacak mıydı? Tüm bunları düşünmek istemiyordum. Kapıya doğru ilerledigimde Rose ile göz göze gelmiştik. Oturduğu sandalyede sırtını dikleştirmiş göguslerine dar gelen gömleğinin yakasını düzeltmişti. " bir sey mi istemiştiniz marco bey?" "Geçen ayın dosyaları hala sende mi?" "Italya sorunu mu almanyadaki büyük kazanç dosyaları mı?" Eline aldığı iki dosyayı gülümseyerek gostermisti. "Büyük abiyle olan mesele" yüzünü buruşturup elindeki dosyaları masaya koymuş masaya yaslanmıştı. Mini eteği biraz daha yukarı çıkarken konuştu. "O dosya lukas beyde. Ozel olarak ilgileneceğini söyledi. Sanırım bir kız varmış. Onunla alakalı dedi. Önemli bir şeymis. Sizin haberiniz var sanıyordum. O yuzden o dosyayı ona verdim." Lukas ne işler çeviriyor bilmiyordum ama elime geçirdiğimde elimde kalacağı kesindi.
İçeri girmek için geri döndüğümde kolumdan tutan ince uzun bordo ojeli parmaklarına kaymıştı gözlerim. "Marco.." durdu. Ona bakmamı istiyordu. "O geceden sonra bazı şeylerin değiseceğini sanmıştım. O gece...biliyorsun ikimiz için de çok guzel ve özel bir geceydi ama.." ona yaklaşıp kulağına fısıldadım "o gece benim için pekte önemli değildi rose. Benim için önemli olmayacak kadar sıradansın. Öylesine bir geceyi kafanda bu kadar büyütmen ne kadar acı. Oysa o kafanı işler için ayırman gerekir. Sonuçta sana parayı bu yüzden ödüyorum. Ama kafanı o geceyle kurcalarsan sadece o gecenin parasını alır ve burdan gidersin. Ne de olsa senden dışarıda çok var öyle değil mi?" Soylediklerimden sonra kolumu tutan eli inmiş gözlerinde anlam veremediğim duygular gelip geçerken gercekten üzülmüş olabileceği gülmeme neden olmuştu. "Odama bir kahve getirirsin. Bu gece biraz uzun sürecek" "Dışarıda bekleyen benden farksız sekreterlerden istersiniz kahvenizi." Çantasını alıp bir hışımla yanımdan ayrılırken topuklu ayakkabısından çıkan ses gecenin sessizliğinde kulaklarıma dolmuştu....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ispanya
Teen FictionÖzgürlüğe kavuşmak için 23 yıldır tutsak tutulduğu hayattan kaçarken doluya tutulan bir kızın hikayesi. Özgür olmak, normal bir hayat yaşamak için her şeyden, herkesten kaçarken peşini bırakmayan olaylar onun özgür kalmasına engel olup olamayacağın...