30. Bölüm "10 Nisan"

13.2K 940 367
                                    

Merhaba, nasılsınız?

Yeni bölüm ile buralardayım, diğer bölüm isteğim etkileşimi almadı ama bu alır diye düşünüyorum?

Uzatmadan bölüme geçelim. (Aynen uzatmadın)

Bölüme başlamadan küçük yıldızımızı parlatırsanız hiç fena olmaz.

Satır arası yorumlarınızın hepsini okuduğumu unutmayın.

Keyifli okumalar...

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


30. Bölüm "10 Nisan"

"Ya yeter," dedim sinirle Ebru'ya dönerek. 2 gündür sürekli onlarla beni konuşturmaya çalışıyordu. "Niye anlamıyorsun? İstemiyorum." Sesim olabildiğince sertti.

"İyi de Deniz, nişanlımı özledim." deyince baygınca ona baktım. "Seni bırakıp oraya gidemiyorum, onların da buraya gelmesine izin vermiyorsun."

"Onlar evime gelmeyecek," dedim büyük bir sabırla. "Sen nereye istersen gidebilirsin." derken gözümle kapıyı göstermiştim.

"Abin yüzünden onları suçlaman ne kadar mantıklı? Tamam ilk başta haklıydın ama ileriye gidiyorsun artık." dedi ciddileşen sesiyle. Gülümsedim.

"Buğra seni aldatıyor." dedim. Yüzünü resmen karanlık kapladı. "Ve ben yaklaşık 2 aydır bunu biliyorum."

"N-Ne?" diyebildi saniyeler sonra. "Yalan söylüyorsun." dedi ama kafasının içindeki tilkileri sayabiliyordum. "Ne sen, ne de o böyle bir şey yapmaz."

"Tek suçlu Buğra mı? Yoksa büyük suçlu Buğra mı? Bunları ayırt et, sonra tekrar konuş." dediğimde oturduğum koltuğun diğer yarısına oturmuştu. Bir süre sonra ben televizyona dalmıştım ama ondan hala ses yoktu. Kafamı çevirip ona baktığımda sadece yüzüme bakıyor olduğunu fark ettim.

"Evet," dedim gözünün içine bakarak. "Yalan söylüyorum."

"Çok kötüsün!" diyerek omzuma vurunca çok hafif bir sızı hissettim. O konuya tekrar gelmesin diye biraz abartmamdan sıkıntı çıkmazdı.

"Ah!" dedim omzumu tutarak. Yüzü telaşla kapanırken yaklaştı.

"Özür dilerim, özür dile-" Yine kaşları çatıldı. "Pansuman yaparken bu kadar acımadı yalancı!"

"Hepimiz yalancıyız," dedim omuz silkerek. "Birini anlamanız için, illaki sizi aynı şekilde vurmam gerekiyor değil mi?"

"Tamam," dedi pes ederek. "Büyük suçlu Buğra olurdu, yani suç abinin. Onu affet demiyorum sana zaten, bana ne ondan? Sıkıntı sende, yani timde. Onlar ne yapsın?" Tekrar omuz silktim.

"Onlar biraz daha sürünecek." Derin bir nefes verdi.

"Deniz zaten perişan oldular, Emir komutan iki gündür sabah çıkıyor gece geliyor diyor Buğra." deyince ona baktım. "Yani telefonda, yüz yüze görüşmediğimiz için özledim dedim." diyerek düzeltti.

TEK NEFES |ARA VERİLDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin