Merhaba, nasılsınız?
İlk defa bu kadar uzun bölüm yazdım, umarım beğenirsiniz.
Yıldızımızı parlatmayı ve yorum yapmayı unutmayın.
Keyifli Okumlarr
43. Bölüm "Kafa Karışıklığı"
Askerler için şehit haberleri duyduğunuz haberler gibi birkaç dakika içinde gelip geçmiyordu. Bir gün aynı yemekhanede yemek yediğim adam bugün toprağın altındaydı. Bu sofradan birinin kalktığının habercisiydi. Bir evden farkı yoktu buranın bizim için. Kimsesizliğimi saran bir yetimhane ya da bir hastane olmamıştı benim. Garip gelecektir ki okul da olmamıştı, askeriyeydi benim evim. Ve evimden çıkan her can bana kardeşimi kaybetmişcesine acı veriyordu. Sofradan karnı doyan kalkardı, bu dünyadan ise eceli gelen. İkisinin de ne zaman tam anlamıyla olacağını bilemezdik. Ancak ikisinin arasında öyle ince bir çizgi vardı ki bu bizi intikam ateşiyle yakıyor, sonra da sokakta oluşan su birikintisinden yansımamızı görmememizi sağlıyordu. O ince çizgi ise, görmekti. Karnı doyan insan o sofradan kalkardı ama çekildiği bir köşede onu görebilirdin. Ölen bir insan ise gittiği köşede gömülür, bir daha görmezdin. Ölümden farklı olan şehitlik ise gittiğin köşeden silah arkadaşlarını gizlice izlemeye benzerdi.Biz vatanını korumak için yemin etmiş Türk askerleri, vatanını korumak uğruna şehit olanlara üzülmeyecek kadar keskinleştirilmiştik. Her şehit haberinde artık kesilmekten bir bıçağa dönen bedenimiz, daha da fazlasını istemiyordu. Daha fazlasını isteyen, intikam ateşiyle çok sivri olan askerlerdi. Emir'in gözlerinde gördüğüm ateş ise tamamiyle intikam için yanıyordu. Tüm acısını biriktirdiği gözleri alev alev yanıyor, acısının dinmesini istemiyordu. Çünkü biliyordu acı ne kadar dinerse, acıma duygusu o kadar artardı. Ve ana rahmine acıyla düşen Emir, acıya karşı artık bağışıklık gösteriyordu. Acının karşılığı olan Emir, bugün vatan, bayrak uğruna can veren şehitlerimiz, babasız kalan kardeşlerimiz, evladını kaybetmenin acısıyla ağlayan anne ve babalarımız, kardeşini-abisini kaybeden yaşıtlarımız için parlıyordu. Ve ben hiç kimseye asla inanmayacağını söyleyen ben, o adamı bulup öldüreceğini tüm içtenliğimle anladım.
O acısını gizleyene kadar gözlerine baktım. O benden gözlerini kaçırana kadar gözlerine baktım ama ne o gözlerini kaçırdı ne ben. Baktım tekrar tekrar özlediğim siyahlarına. Canımın ne kadar yandığını görüyor muydu? Yoksa şimdi gözlerimde oyalanan gözleri sadece bana mı kördü? Dolan gözlerimden akan yaşı silmişti ama kanayan içimi neden görmüyordu? Gözlerimin onun dokunuşuyla bile dolduğunu fark etmemle geriledim, akmak üzere olan gözyaşımı sertçe silince beni görmeyen gözleri benden uzaklaştı ama o hâlâ en yakınımdaydı.
"Bir daha gözyaşımı silmek için bana yaklaşma," dedim boğuk çıkan sesimle. Ayağa kalktığımda o da kalkmıştı. Onun her hareketinde beni sevdiğini söyleyeceğim umutlar aramaktan çok sıkılmıştım. Bunun farkındaydı, kendini durduramıyordu. Evet bakışlarından anladığım buydu, ben acı çekince bana dayanamıyordu. Acıyı veren kendisi değilmiş gibi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK NEFES |ARA VERİLDİ
AcciónÇocukluğunda parçalanan o küçük kız güçlü bir asker olursa? Ya da gittiği yerde hayatının aşkını bulursa? Peki geçmişi onu bırakmazsa? Çok, çok fazla soru.. Tek cevap; TEK NEFES Bu onların hikayesi, 2 cesur askerin... *** Kapak tasarımı @NnyksE ai...