32. Bölüm "1 Ay 27 Gün"

14.3K 979 268
                                    

Merhaba

Bölüme başlamadan küçük yıldızımızı parlatırsanız hiç fena olmaz.

Satır arası yorumlarınızın hepsini okuduğumu unutmayın.

Sonda ki sorulara verdiğiniz cevaplar benim için değerli.

Keyifli okumalar...

32. Bölüm "1 ay 27 gün"

 Bölüm "1 ay 27 gün"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Karanlıktan aydınlığa çıkmanın yolları ayrıydı. Zaman, mekan fark etmeksizin aydınlıkta olmak istiyorsanız bu daima olurdu. Karanlığı seçmiş kişiler ise tamamen farklıydı. Onların aydınlığı başkasının karanlık olarak seçtiğiydi. Aydınlığı bilmiyordum, bu yaşımda kadar yaşadığım karanlık benim için aydınlıktı. Çünkü bir insan yaşamadığını bilmezdi. Kendimle tek övündüğüm noktada buydu. Herkesin pes edeceği evrede ben yükselmiştim. Ölmeselerdi bunu onların gözüne soka soka yaşardım. Ve insan gözleri karanlığa alışınca, o anı aydınlık sanar, bir şeyleri gördüğünü sanar. Oysa hâlâ karanlıktır, hâlâ yokluktur.

Sigaradan çıkan dumanı izlemek yerine yanımdaki adamı izledim bir süre. Saçlarını, gözlerini, çene hattını, yüzünü, dudaklarını her zerresini izledim. Her tek kaldığımda yanımda oluşunu izledim. Ona ne dersem diyim, ne yaparsam yapayım yanımdan gitmeyişini, gün sonunda yine onunla yan yana oluşumuzu izledim.

Bu sürenin sonunda artık bildiğim bir şey vardı ki; ben aç kalırdım, susuz kalırdım, ama onsuz kalmazdım.

"Görevlerde," dedi sessizce önünü izlerken. Sigarasından bir nefes daha çektikten sonra bana döndü. "Ekstra dikkatli olmalıyız." Başımı salladım. "Sen niye öyle bakıyorsun bana?" Elindeki sigaraya, sonra tekrar bana baktı. "Sigara mı istiyorsun? Al." diyerek elindeki sigarayı bana uzattı. Kendimi toplamak ister gibi başımı iki yana sallayıp uzaklaştım.

"Yok," dedim içime kaçmış sesimle.

"Deha'yı düşünüyorsun değil mi?" dedi tekrar önüne dönerek. Emir bu konuyu benden daha çok dert ediyordu. Deha'yı falan düşünmüyordum, onu düşünüyordum. "Düşünme güzelim, bedenen zaten yorgunsun." derken yutkunmuştu. "Bir de kafanı sikti, piç." dedi saklayamadığı siniriyle.

"Bilmiyorum," diye fısıldadım önüme dönerken. "Onu o kadar özlemişim ki, Emir..." Yutkundum. "Toprağına değil de, kendine sarılmayı o kadar özlemişim ki. O gün ona sarıldığımda hiçbir şey hissetmediğimi düşündü, canını acıtmak canımı yakıyor." deyince siyahları bana döndü.

"Yakmasın," dedi ve dudaklarının arasındaki sigarayla gülümsedi. "Zincirleme oluyor."

"Ne?" dedim anlamayarak. Gülümsemesi çoğalırken gözlerini gözlerimden kaçırdı. Bir süre daha o denizi, ben onu izlerken bana döndü.

TEK NEFES |ARA VERİLDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin