Keyifli okumalar, yıldızımızı ve yorumları unutmayınn.
44. Bölüm "Kor Ateşler"
***Kalbimin hızıyla ve içimde tekrardan o adama gitmeye karşı olan korkuyla başta ne yapacağımı bilemedim. Eğer onunla gitsem yaşama yollarını biliyordum hatta istesem onun asla öldüremeyeceği biri de olabilirdim ama eğer onun yanına gidersem ölürdüm. İçimde ki Deniz ölürdü, Alin ölürdü. Yine yaşayacak sadece İris olurdu. Deniz derin bir nefesi içine çektiğinde yaşamak için ölene kadar savaşırdı. İris ile verdiği nefesle kendini öldürürdü. Eğer bugün kurtulamasaydım, ölürdüm. Aynı şeyleri tekrar yaşamak yerine ölmeyi yeğlerdim. Ruhumu paramparça eden o adamı öldürmeden de yapmazdım bunu. Önce onu, sonra da kendimi öldürürdüm. Ve Emir bugün hayatımı kurtarmıştı. O beni kalpten vurmuş ama yaşatmak için savaş veren biriydi. Kulağımda ki çınlamalar kesildi. Ellerim titremeye bıraktı. Üzerimde ki adamı bir çırpıda atıp bıçağı ondan çıkardım. Kaçtığını gördüğüm Slayer'e doğru fırlattığımda, hepimiz onun üzerine oynuyorduk. Bıçak kolunun kenarından geçti, kimin attığına bakmadı ama benim yaptığımdan emindi. O kadar uzaklaşmıştı ki en fazla koluna değdirebilmiştim. Emir odağını benden çekip ona baktı ama ateş etmedi. Ateş etmesini beklediğim için dönüp ona baktım.
"Öyle kolay değil," dedi kolumdan tutup beni kaldırarak. "O kadar kolay ölmeyecek." diye fısıldadığında ise etrafta ki kan kokusu burnuma dolmuş, cehennemini aratıyordu. Sırtından bıçakladığım adama baktı. Tetiği çekip tek dizini yere koyarak onun yanında eğildi. Silahı başına dayadıktan sonra, "Onu bekle," diye fısıldadı. "Çok yakında yanına göndereceğim." Ve etrafta son bir silah sesi yankılandı. O adama dair son gördüğüm ise kafasının paramparça olduğuydu. Sessizce yutkunup başımı kaldırdığımda parçalanan tek şeyin onun başı olmadığını yeni fark ettim. Beyaz karlar kırmızıya boyanmıştı, sert taşlar üzerlerine değen kurşunun etkisiyle parçalara ayrılmıştı. Her taraf beyaz bir örtüyle kaplıyken o örtü artık kırmızı rengini alıyordu. Bayrağımız gibi.
Tek farksa bizim bayrağımız şehit kanıyla kaplıydı, yerde ki kar ise soysuz kanıyla.
"Slayer kaçtı, timim tehlikelideydi. Peşine düşmedik." dedi Emir elinde ki telsize.
"Ne olursa olsun onu getirmeliydin komutan." dedi Tarık komutanın telsizden gelen sesi.
"Bir sorguyla içeri alınıp birkaç ay sonra çıkmasına izin vermek için mi komutanım?" dedi Emir tok bir sesle. Gözlerimi abime çevirdiğimde kolunu sardıklarını gördüm, aynı şekilde Uğur da yaralanmıştı. Başımı iyi misiniz der gibi salladığımda gözlerini iyiyim dercesine kıpırdattı. Tarık komutanın son dediği şeyi duyamasam da Emir gözlerimin içine bakarak, "Tüm yaşadıklarımın sorumlusu o." dedi içinden tehlike akan bir sesle.
"Buraya gelin, sınırı korumanızla idare edeceğiz. Helikopteri tekrar gönderiyorum, araçlarınızla saha çıkın."
"Emredersiniz Komutanım." dedi Emir. Sonra ise telsizden gelen sesle kapattığını anladım. Başını kaldırdı ve time baktı. Onlar da bize yaklaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK NEFES |ARA VERİLDİ
ActionÇocukluğunda parçalanan o küçük kız güçlü bir asker olursa? Ya da gittiği yerde hayatının aşkını bulursa? Peki geçmişi onu bırakmazsa? Çok, çok fazla soru.. Tek cevap; TEK NEFES Bu onların hikayesi, 2 cesur askerin... *** Kapak tasarımı @NnyksE ai...