25-Kanadı Kırık Kuş

41 6 11
                                    

*Zack Hemsey- The Way(Instrumental)*

Dışarıdaki hava gittikçe yerini bunaltıcı bir hale bırakmıştı. Hastanenin içi daha soğuk olduğundan içeri geçmeye karar vermiştik. San'ın odasına geldiğimizde yan yana oturduk her zamanki gibi. San'ın beline sarılı olan kollarım ve onun saçlarımdaki elleri, saçlarımı kondurduğu öpücükler ortamı şenlendiriyordu. İkimiz birden sessizliğe gömülmüştük. Geçmişim sık sık akıma gelir ve karanlığa çekilirdim aniden. İçimi huzursuzluk kaplardı. Yine içimde bir şeyler uyanmıştı ve şuan ona sarılırken bile kendimi kötü hissediyordum.

"Neden burda olduğumu, bu hale nasıl düştüğümü öğrenmek ister misin?"

Aniden bunu sormasına şaşırdım. Başımı, omzundan kaldırıp yüzüne baktım. Deli gibi merak etsem de sadece basit bir kafa sallayabildim. Tekrar beni omzuna yatırdı. Yüzüme bakarak anlatmak onu zorlayacaktı belli ki. Önemsemedim ve dinledim sadece. İlk defa kendini açıyordu bana, tam anlamıyla ilk defa. İlk kez geçmişini duyacaktım onun ağzından. Onu; kimin, neyin bu hale getirdiğini aylardır merak etsem de bir kez olsun cesaret edip sormamıştım. Kİ bu tür şeyler insana direkt olarak sorulmaması kanısındaydım. Çünkü bilmeden onun hassas noktasına parmak basabilirdik ve bu onu incitebilirdi.

"Sekiz yaşımdaydım, babamı başkasıyla aynı yatakta gördüğümde. Annemle babamın yatağında bir başka kadın vardı. İğrenç bir görüntüydü ve aklıma geldikçe hâlâ tiksiniyorum. Onları öyle gördüğüm an hemen çıkmıştım odadan. Tam olarak ne olduğunu bilmesem de kötü bir şey olduğunun farkındaydım o zamanlar. Evimize gelip giden bir komşumuz vardı sürekli. O dönem annem çalışıyordu, Haneul ise daha küçüktü ve ona ben bakıyordum. "

Yüz ifadesi hala bundan tiksindiğini belli ediyordu. Kaşlarını çatmış ve tüm soğukkanlılığıyla anlatmaya devam etmişti.

"Odadan çıktıktan sonra babam da çıktı. Ve bir anda bana bağırmaya başladı. Bağırdığı şeyse, odaya kapıyı çalmadan girmemdi. Annemi aldatan oydu fakat tüm suç sanki benimdi.

Sonra bunu kimseye söyleyemedim. Tam olarak ne olduğunu bile bilemeyecek yaştaydım çünkü. Aradan yıllar geçti. 18 yaşımdayken sürekli anneme bağırmaya ve ona psikolojik baskı ve şiddet uygulamaya başladı. Annemin onu aldattığını söylüyordu sürekli. Ama öyle bir şey yoktu. O zaman başladı sinir krizi geçirmelerim. Bir gün öyle patladım ki onu öldürmeye karar verdim. Öyle suçluyordu ki annemi. Ağza alınmayacak laflar ediyordu.

Mutfaktan bıçak almaya gittiğim sırada baygınlık geçirdim. Annem koşmuştu hemen yanıma. O aptal ise hâlâ annemi suçluyordu. Öyle olmamın suçlusu olarak annemi görüyordu. Kaç kere evden kovdum bilmiyorum fakat en sonunda hep döndü. Haneul'ı hep uzak tuttum bu süreçte evden. Ya onu alıp dışarı çıkıyordum ya da arkadaşlarına gönderiyordum. Onun psikolojisi bozulmasın diye her şeyi yaptım. Fakat kendimi koruyamadım. "

Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamasıyla omzundan kalktım. Gözyaşlarını sildim tek tek. Fakat her defasında yenileri düşüyordu ardı ardına.

"Annem o kadar bıkmıştı ki artık. Boşanması için yalvarıyordum günden güne. Ona hiçbir şekilde ihtiyacımız yoktu. Öyle ağır hakaretlere maruz kaldı ki, bir gün... bir gün annemi intihar etmiş şekilde buldum. Evde ikimiz vardık. Annem yemeden içmeden kesilmişti tabii o süreçte. Bende yemesi için bir şeyler hazırlamıştım. Odasına gelip kapıyı çaldım ama ses vermedi. Uyuduğunu düşündüm. Odaya girdiğimde tavanda asılı bedeniyle karşılaştım." Yutkundu ve devam edemedi bir süre. O kadar soğukkanlı bakıyordu ki, o günü anlatmak belki de o günü yaşamak kadar zordu.

"Ölgün gözleri bana bakıyordu sanki. Morarmış yüzü ve belirginleşmiş damarlarıyla o kadar korkunçtu ki. Annem olduğuna inanamadım. Soğuk bedenini kurtarıp kollarıma düşmesine izin verdiğimdeyse hala bunun bir kabus olduğunu düşünüyordum. O kadar gerçek değildi ki benim için. Ben annemi o şekilde göreceğimi hiç düşünmemiştim..."

Sandman | woosan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin