38- Özür Dilerim

24 7 4
                                    

Büyük bir hevesle yerimden kalkacağım sırada başımdaki ağrı beni aşağı çekmişti sanki. Dün baya içtiğimi, yavaştan kafamın gittiğini hatırlıyordum. Ne gibi rezillikler yaptığımsa aşikardı ama hatırladığım kadarıyla çok büyük bir şey olmamıştı. Aklıma gelen şeyle aniden heyecanlandım. Bugün özel bir gündü. Aslında özel olmasının tek sebebi San'ın böyle bir günde yanımda olacak olmasıydı. Yanımdaki bedene döndüm ve bir süre gözlerim, yüzünde gezindi. Lakin bir an önce bir şeyler atıştırıp hap içmem lazımdı. Yoksa bu ağrı asla geçmeyecekti. 

Ben mutfakta bir şeyler hazırlarken içeriden San geldi. Uykuluydu ve elinde telefonum vardı. Telefonu alıp baktığımda abimin araması ekrandaydı. Annemin sözleri geldi o an beynime. Abim ve babam benimle görüşmek isterse onları reddedecektim. Sadece sessize alıp bir kenara koydum. 

"Açmayacak mısın? Önemli bir şey olmasın?" diye sordu. 

"Açmayacağım." dedim kısaca. Üstelemedi ve elini yüzünü yıkamak için banyoya girdi. İçim içimi yiyordu bir yandan. Anneme bir şey olmuş olabilir mi düşüncesi takılmıştı kafama. Ağrıyan başım daha da şiddetli ağrımaya başlamıştı bundan sonra. Fakat yine babamla bir olup bana tehditler savurabilirdi. Ya da herhangi bir çıkarı olabilirdi. San yanıma geldiğinde düşüncelerimi yok ettim ve bugün için düşünmeye başladım sadece. İkimizde heyecanlıydık. Bir yanım kaygılansa da diğer tarafım onu bastırıyordu. Kahvaltımızı ettikten sonra akşam için yavaş yavaş hazırlanmaya başladık. San duştan çıktığında odaklanabildiğim tek şey kaşı ve piercingiydi. 

Çizik olan yere yeni bir çizik atmış ve ne ara yanına aldığını anlamadığım piercingini takmıştı. Beni hep böyle büyülemesi büyük haksızlıktı. 

"Yaşamımın büyük bir bölümü hep sana düşmekle geçiyor, n'apıcam ben seninle Choi San." İsyankar halime ufak bir kahkahayla güldü. "Yeri kapanmıştır diye düşündüm ama oldu." Dudaklarını büze büze konuşmuştu yine. "Her şey bu kadar yakışmamalı, haksızlık. Kim bilir lisede nasıl popülerdin sen?" Alaylı ifademe karşın umursamaz ama bir o kadar da havalı bir edayla konuştu. "Hiçbiri umurumda değildi. Hep hayatımın aşkını başka yerlerde aradım." 

"Buldun mu peki?" O manidar gülüş yine belirdi yüzünde. Kendinden çok emin "Buldum" dedi. Verdiği cevap karşısında utancımı gizleyemedim ve elimdeki kıyafetleri bir köşeye koymakla oyalandım. 

Geç uyandığımızdan dolayı saat epey geçmişti ve hazırlanmaya başlamıştık. San'ı aynanın önüne oturtmuş ve önce makyajını yapmaya karar vermiştim. Elimdeki makyaj malzemelerini serdim. Öyle aman aman eşyam tabii ki yoktu fakat olanlar da işimizi hayli hayli görürdü. Yüzüne aheste aheste dokunuşlar yapmaya başladım. Aslında makyaja asla ihtiyacı yoktu. Onun saf güzelliği herkesi sollardı. Bir kere keskin yüz hatları vardı ve onu çekici kılmaya yetiyordu. Fakat iyi görünmek istediğini söylemişti. Ne istiyorsa yapmaya hazırdım. 

Ben yüzüne odaklanmışken elleri belime gitmiş ve beni kucağına oturtmuştu. Afallamama sebep olan bu davranışıyla şaşkın şaşkın yüzüne baktım. "Böyle daha iyi yaparsın diye düşündüm." O davetkar sırıtış hiç de öyle düşündüğünü göstermiyordu. Yine de ses etmedim çünkü hoşuma gitmişti. Odaklanmakta zorlanıyordum. Ama şuan ki halimizi bozmak en son isteyeceğim şeydi. İşime devam ettim. San ara ara yanaklarımı veya ellerimi öperek dikkatimi dağıtsa da istikrarla işime devam ediyordum. İşim bittiğinde ayaklandım ve saçlarını yaptım. O hazırlanmaya gittiğindeyse kendime birkaç dokunuş yaptım. Hazırlanmanın ardından ikimiz de aynı anda odadan çıktığımızda o bana, ben ona bakmakla meşguldüm.

"Peri gibisin Young..." Gözlerimin içine bakarak konuştu. Ne diyeceğimi bilemedim her zamanki gibi.  "Bütün gece senin yanından ayrılmamam gerekecek. " diye ekledi. Utançla güldüm. Bana dediğinin bin katına sahipti fakat farkında değildi işte. 

Sandman | woosan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin