3. BÖLÜM / Nikâh

5.6K 202 8
                                    

Bir hafta sonra...

Günlerdir düşünmekten gözüme bir damla uyku girmeyen o gün sonunda gelmişti. Artık geri dönüşümün olmadığı bir yola girecektim. Bir hafta önce aldığım o ciddi karar bugün hayatımı avuçlarının arasına alacaktı...

Herşey çok hızlı gelişmişti, daha parmağıma takılan bu yüzüğün şokunu atlatamadan, söz kesildikten bir hafta sonra için nikah günü alınmıştı. Yani bugün için...

Nikâh İstanbulda kıyılacaktı lakin düğün Mardin'de yapılacaktı. Hiç bilmediğim bir şehire, hiç bilmediğim bir eve gelin gidecektim. Orada beni nelerin beklediğini bilmiyordum ama hazırdım. Herşeyi göze alarak vermiştim bu kararı, boşandıktan sonra kendime kuracağım yeni hayatın hayyalerini kurarak adım atmıştım bu yola. Artık geri dönemezdim ve herşeye hazırlıklı olmalıydım.

Neden bu kadar acele ettiklerine anlam veremiyordum. Daha üzerimdeki şoku atlatamamışken nikâh masasına oturmakta neyin nesiydi?

Aras'ın ailesi sözden sonra Mardin'e dönmüşlerdi. Burada sadece Hasan Bey ve Arasın ablası olduğunu öğrendiğim Nigar Hanım kalmıştı. Ben Hicran Hanımında kalacağını düşünmüştüm ancak o Mardinde ki düğün hazırlıklarını bahane ederek onlarla beraber gitmişti.

Hicran Hanımın beni sevmediği açıkça belliydi. Söz kesilirken bile tüm gece somurtup oturmuştu ama bu benim umurumda değildi. Zaten zorunlu bir evlilik yapıyordum ve kimseye kendimi sevdirmek zorunda değildim. Nikah kıyıldıktan sonra hemen Mardin'e gidecek olmamız beni zaten yeterince geriyordu. Her işte acele ettirdikleri gibi düğünüde aceleye getirmişlerdi.

"Hadi Sena, nikâh memuru geldi!"
Nigar Hanım'ı duyduğumda istemsizce gidip yerime oturdum. Birazdan resmi olarak Aras'la evlenmiş olacaktık. Gerginliğim gittikçe artarken göz ucuyla Aras'a baktım. Herzamanki gibi mükemmeldi. Yüzündeki sert ifade bugünde halinden hiç ödün vermemişti. Ben ona bakarken onunda bir an gözlerinin bana kaydığını farkettim. Gözlerimi kaçırmak istesemde bunu yapamayıp ona bakmaya devam ettim. Bakışları herzamanki gibi sert ve derindi. Yüzünde en ufak bir duygu yoktu. Onun ne düşündüğünü anlamak tamamiyle imkansızdı.

Nikâh memurunun sandalyeye oturmasıyla gözlerimi hızla Aras'tan kaçırıp önüme baktım. Annem, babam, Aslı, Nigar Hanım, Hasan bey ve tanımadığım bir kaç kişi davetli koltuklarında yerlerini almışlardı.

Nikah memuru konuşmaya başladığında heyecandan ellerimin titremesine mani olamamıştım. Nikah memuru ismimi sorduğunda heyecandan sesimin titremesinden korkmuştum ama korktuğum şey olmamıştı. Ben adımı ve soyadımı söyledikten sonra Aras'ta gayet rahat bir tavırla nikâh memurunu cevapladı. Nikah memuru bir kaç cümle daha söyledikten sonra o önemli soruyu sormak için mikrofonu eline aldı.

"Siz Sena Karay, kimsenin etkisi ve baskısı altında kalmadan kendi hür iradenizle, Aras Karaaslan'la evlenmeyi kabul ediyormusunuz?"

Korku, stres, heyecan... hepsi birer birer vücudumu etkisi altına alırken nikah memurunun bana sorduğu o soruyla beraber bir haftadır hesabını yaptığım o tek kelimeyi söylemek için aralandı dudaklarım. Ağzımdan çıkacak tek bir kelime, şu an bana dünyanın en önemli kelimesi gibi geliyordu. Hoş benim için öyleydi. Şimdi hayatım için çok önemli bir karar vaktiydi...

"Evet!"

***

Hava hafiften kararmaya başlarken elimde tuttuğum valizi kapıdan dışarıya çıkarmayı başarmıştım. Hasan Bey'in adamlarından biri hızla koşup elimdeki valizi aldığında derin bir nefes alıp yorgunluğumu gidermeye çalıştım.

Kapının önüne Mardin'e gitmek üzere bir sürü araba dizilmişti. Nikahtan sonra hemen eve gelip hazırlanmaya başlamıştık. Annemler hâlâ valizleri indirmekle meşgulken ben yerimde durmuş soluklanıyordum.

NİGÂHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin