37. BÖLÜM / Kan

3.1K 128 17
                                    

Keyifli okumalar...

Her yerde kan var.

Ve ben bu kanın içinde boğuluyorum.

Bu bir kabus muydu, yoksa ben alev alev yanan bir cehennemin içine mi düşmüştüm bilmiyordum ama tüm bu yaşananlar gerçekten korkunçtu. Artık işler öyle bir raddedeydi ki, hatta bu son olanlarla birlikte öyle bir raddeye ulaşmıştı ki, artık önüm tamamen sis kaplanmıştı. Göremiyordum... Gerçekten artık önümü göremiyordum.

Baran'ın üzerindeki beyaz gömleğe, göğsünün biraz altından açılan bir yaradan kanlar yayılmaya başladığında, gözlerime yayılan dehşetle beraber, derin bir çığlık koptu boğazımdan. Bu görüntü hem bir o kadar net hem bir o kadar da bulanıktı ama zihnim tamamen donmuş ve olanları idrak etmekte zorlanıyordu.

Aras, Baran'ı vurmuştu.

Aras...

Aras, Baran'ı vurmuştu!

"Aras!" diye tekrar çığlık attığımda ellerimi saçlarıma geçirip dehşetle yere düşen Baran'a baktım.

Baran'ın gözleri yarı kapalıydı ve yüzü acıyla buruşmuştu. Ayık kalmak için çaba sarf ettiğini anlayabiliyordum. Gömleği saniyeler içinde kıpkırmızı olmuştu ve acilen müdahale edilmesi gerekiyordu. Çok kanaması vardı... Lanet olsun ki çok kanaması vardı ve ben şu an yerimden dahi kıpırdayamıyordum.

Anlayamıyordum...

Gerçekten Aras'ın gözü Baran'ı vuracak kadar dönmüş müydü? Daha önce Baran'ı ayağından vurmuştu, buna şahit olmuştum ama bu seferki tamamen öldürmek için yapılan bir hamleydi. Hatta öyle ki şuan ikinci bir kurşunu daha sıkabilirdi. Nefesimi tutmuş ve çığlıklarımı boğazıma hapsetmeye çalışıyordum.

"Seni gebertirim demedim mi lan?" Aras, adeta kükrercesine bu cümleyi kurup elindeki silahın namlusunu tekrar yerde yatan Baran'a doğrulttuğunda, Baran'ın gözlerine inen korkuyu çektiği acıya rağmen açıkça görebilmiştim.

Aras'ın parmağı tetiğe baskı uygulamak üzereydi ki, aniden birinin Aras diye bağırdığını işittim. Bakışlarım sesin sahibine doğru döndüğünde Murat ağabeyin, Aras'ın bulunduğu tarafa doğru hızla koştuğunu gördüm. Murat abi, direkt olarak Aras'ın elindeki silaha yönelip onu Aras'ın elinden almaya kalktığında Aras silahı bırakmamakta kararlı gibiydi.

Murat ağabey kıpkırmızı olmuş bir suratla Aras'a baktı. "Lan oğlum delirdin mi sen?" diye bağırdı. "Bırak şu silahı!"

Aras, abisinin dediğini zerre umursamadı. "Geberteceğim bu şerefsizi!" diye bağırdı. "Geçen defa yapmadım bu sefer yapacağım!"

Murat ağabey elini alnına götürdü ve sonra etraftaki adamlara baktı. "Lan ne bakıyorsunuz kaldırıp arabaya bindirin şu adamı!" dedi ve ardından Aras'a döndü. "Oğlum sende ver şu silahı bana!"

Murat ağabey, Aras'ı kollarından tutarak silahı almaya çalıştı ama Aras direnince aralarında ufak bir münakaşa çıkmıştı. Her an silah patlayabilir ve ikisinden biri yaralanabilirdi. Ama beklenen olmadı ve Murat ağabey Aras'ın elindeki silahı zorluklada olsa alıp kendi beline yerleştirdi.

Etrafıma baktım. Etraftaki adamlardan birkaçı Baran'ın kollarını ve bacaklarını tutmuş onu kaldırmaya çalışıyorlardı. Baran'ın bilinci tamamen kapanmamıştı ve arada bir acıyla inleyip yüzünü buruşturuyordu. Yerdeki kanlara baktım bu defa. Ellerim titremeye başladığında nefes dahi alamıyordum. Birkaç saniye sakinleşmeyi bekledim ama ellerimle beraber vücudumunda titrediğini farkettiğimde bunun asla mümkün olmadığını anlamıştım. Az önce neler yaşanmıştı? Zihnim idrak etmekte zorlanıyor, tüm vücudum buz kesmişcesine yerinden bile kıpırdamıyordu.

NİGÂHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin