17. BÖLÜM / Aşk Mı?

3.7K 130 10
                                    

Keyifli okumalar...

Bazen sadece yaşadığım ana odaklanıyordum. Öncesini veya sonrasını düşünmediğim anlar oluyordu. Bu da öyle anlardan biriydi işte. Aras'ın kollarının arasında öylece duruyordum. Başkasının gözünde bu gayet normal birşeymiş gibi gözükebilirdi lakin bizim için öyle değildi.

Şuan hissetiğim şeyler o kadar garipti ki, hiç sıkılmadan öylece durabilirdim. Aras.. o sıradışı bir adamdı.

Kalbim son hızla atarken zorda olsa ayrılmıştık. Geri çekilip gözlerimi onun o simsiyah gözlerine diktiğimde yüzüme bir sıcaklık basmıştı.

"Ben," dedim fısıltıya benzer bir sesle. "Çok üzüldüm."

Gözlerini gözlerimden ayırmadı. Yine o nadir bakışlarından birini yolluyordu bana. Kalbim göğüs kafesimi parçalayacak kadar hızlı atıyordu.

Gözleri dudaklarıma kaydığında heyecanım daha da artmıştı. Bir saniye bile olmamıştı ama yüzüm ateş gibi yanıyordu.

"Bazen," dedi kısık bir sesle. "Sana baktığımda her şeyi unutuyorum,"

Aras bunu dediğinde zorlukla yutkundum. Bir eliyle saçımı arkaya doğru itti. Bunu birkaç defa daha yapmıştı.

"Neyi?" Dedim gözlerimi ondan ayırmadan. Sanki cevabını içinde biryerlerde biliyor gibiydim.

Gözlerini benden ayırmadı ve o biçimli dudakları usulca aralandı. "Bu evliliğin sahte olduğunu mesela..."

Gözlerimiz sanki yemin etmiş gibi birbirlerinden ayrılmıyordu. Söylediği cümle kalbimi durduracak cinstendi. Odamı böyle hissediyordu, benim gibi?

Neydi bu hissettiğim şey? Adına aşk denilen o garip duygu muydu?

Korkuyordum. Hissettiğimin aşk olmasından çok korkuyordum. Daha da korktuğum aynı şeyi Aras'ın gözlerindede görüyor olmamdı. Ya da ben delirmiştim ve öyle zanediyordum.

Eğer böyle birşey olursa yanardım.
Yanardık...

İçinde bulunduğumuz durum öyle garip bir durumdu ki ne yapacağımı bilemiyordum artık. İçimde artık karşı koyamadığım hisler vardı.

"Ama..." Dedim ne söylemem gerektiğini bilmeyerek. Konuşmama izin vermedi ve beni gözleriyle susturdu.

"Sena," dedi fısıltıyla. İsmimi öyle güzel söylüyordu ki tekrar tekrar söylemesini istedim. "Ben artık senin gözlerine karşı koyamıyorum."

Nefesim kesilir gibi oldu. Kalbim göğüs kafesimi parcalamak üzereydi. Zihnim şuan bir orman gibiydi ve çayır cayır yanıyordu. Bense o ormanda sıkışıp kalmıştım. Ne bir adım ileri gidebiliyordum, ne de bir adım geri...

Gözlerimi gözlerinden ayırmadan ona bakmaya devam ettim. İstesemde ayıramazdım gözlerimi bu saaten sonra.

"Aras!" Dedim fısıltıyla. Sağ elim istemsizce onun kusursuz yüzüne doğru ilerledi. Elim onun o mükemmel yüzüne değdiğinde tenim ürpermişti.

Vücudum benden bağımsız hareket ediyordu artık. Dudaklarım aralandı. Ağzımdan çıkacak kelimeleri hesap etmiyordum ama bu söyleyeceklerim içinde bulunduğumuz yangına benzin dökecekti, biliyordum.

Durdu ve gözlerini gözlerimden ayırdı. "Yapma!" Dedi derin bir nefes alarak. "Yol yakınken ateşe atma kendini!"

Birşey söylememe izin vermeden bunu dediğinde gözlerim dolu doluydu. Söyleyeceklerimi biliyordu. İçimdeki çıkmazı biliyordu...

Ellerini yüzümden çekti ve ayağa kalktı. "İkimizde yanarız yoksa." Bunu dedikten sonra merdivenlere doğru yürümeye başladı.

O yukarı çıkarken dolu dolu olan gözlerimle arkasından bakakalmıştım. Oda benim gibi hissediyordu.

NİGÂHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin