Keyifli okumalar...
Garip bir duygu, hayatımın orta yerine yerleşmiş ve göğüs kafesimin içinde ki mahkumiyetine son vermişti. Uzun zamandan sonra kendimi biraz olsun iyi hissediyordum.
En azından şimdilik.
Gözlerimi aynadan ayırmadan, elimdeki kırmızı ruju dudaklarıma dokundurduğumda , kırmızının sıcak rengi yüzüme canlı bir hava kazandırmıştı.
Üzerimde siyah, askılı bir elbise vardı. Yüzümde ki abartılı olmayan ve yeterli gördüğüm makyaj, elbiseyle iyi bir uyum sağlıyordu. Nereye gideceğimiz hakkında bir fikrim yoktu ama yine de özenle hazırlanmıştım.
Telefonumun ekranında yanan ışıkla beraber, elinde ki rujun kapağını kapatıp masanın üzerine koydum ve telefonumu elime aldım.
Aras: Aşağıdayım, seni bekliyorum.
Gözlerimi telefonun ekranında bir kaç saniye gezdirdikten sonra yüzüme yerleştirdiğim hafif gulümsemeyle telefonumu ufak çantamın içine koydum ve kapıya doğru yöneldim.
Ben odadan çıktığımda rüzgar tenime çarpıp saçlarımı uçurmuştu. Tamamen kararan gökyüzü havayı serin bir hale getirirken ben merdivenlere yönelip ağır adımlarla avluya indim. Herkes avludaydı. Hasan Ağa, Hicran Hanım ve annemler yemek masasında oturuyorlardı ve diğerleride oturmak yerine gözlerini benim üzerime dikmişlerdi. Umursamadan bakışlarimı onlardan ayırıp beni bekleyen Aras'ın yanına yürüdüm.
Aras, yuzünde ki hafif gülümsemeyle beni baştan aşağı süzdüğünde ben çoktan yanına ulaşmıştım.
"Çok güzelsin," diye fısıldadı, yüzünü hafifçe bana yaklaştırarak.
Dudaklarımı birbirine bastırıp hafifçe gülümsedim. O herzamanki gibi nefes kesici gözüküyordu. Gözlerim onun gözlerinde gezinirken o elimi tutmus ve kalbimin yerinden çıkacakmış gibi atmasına neden olmuştu.
"Gidelim mi?" diye sordu gözlerini gözlerimden ayırmadan.
Hafifçe kafamı salladım. "Gidelim."
Gözlerim bizi izleyen Dicle'ye kısaca dokundu. Bakışları artık alıştığım cinstendi. Gozlerinde hüzun ve mutsuzluk ama o mutsuzlugun içinde hâlâ yaşayan bir umut vardı. Sanki her an Aras ona geri dönecekmiş gibi bakıyordu. Sanırım bur zamanlar yaşadıkları aşklarının bitemeyecek kadar büyük olduğunu düşünüyordu.
Ne kadar büyük bir aşk olabilirdi ki?
Bu soru, içimde garip bir kıskançlığın varlığını tetiklerken, gizleme gereği bile duymadan ona olan nefretimi bakışlarımda açıkça göstermiştim. Sabah Gönül'le aramizda geçen o sinir bozucu diyalogdan sonra sinirlerim iyice bozulmuş ve dayanılamaz bir öfke vücudumu esir almıştı.
Şimdi Aras'ın yanındayken, biraz olsun sakin kalabiliyorken bu sakinliğimin bozulmasına izin vermeyecektim.
"Hayırdır oğlum, nereye?"
Hicran Hanım'ın sesini duymamla bakışlarımı Dicle'den ayırıp Hicran Hanım'a taraf baktım. Aras'ta bakışlarını annesine çevirmişti.
"Yemeği dışarıda yiyeceğiz." diye konuştu oldukça rahat ve umursamaz bir sesle.
Hicran Hanım hafifçe kafasını salladı. "İyi bari," dedi gözlerini benim üzerimde gezdirirken.
Bu arada annemin keyifli bir ifadeyle bizi izlediğini de farketmemiş değildim. Sabah bana söylediklerinden sonra keyifli olmasına şaşırmıyordum. Benim Aras'la aramım iyi olması onun işine geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİGÂH
Romanceİhanetin gölgesinde kalan kadınların intikamı ağır olur. Mecburiyet, kollarını hayatına doladığı zaman susacağını sanır, seni hislerle yanıltır. Ama bazen onlar bile yanılır. Çünkü sen bir kadınsın. Sen susmak değil, haykırmak zorundasın. ... #Tut...