16. BÖLÜM / Düşman

3.4K 128 4
                                    

İyi okumalar...

Yüzler biraz olsun belirginleştiğinde içlerinde tanıdığım bir yüzü görmüştüm. O adamı. Baran Eroğlu!

Gözlerim kocaman açıldığında içime büyük bir öfke dolmuştu. O adamın o gün yaptığı şeyler hâlâ aklımdaydı. Daha da kötüsü Aras, onu öldürecek gibi bakıyordu. Bu sefer öfkesini kontrol edebilir miydi, emin değildim. Hatta hiç değildim.

Elim kapı koluna gitti lakin kapıyı açmadım. Aras inme demişti lakin böyle beklemekte istemiyordum çünkü Aras çok öfkeli gözüküyordu. Ben inmekle inmemek arasında kalırken dışarıda ne konuşulduğu anlaşılmıyordu.

Nereden çıkmıştı yine bu adam? Zaten kim olduğunu Aras'la alıp veremediklerinin ne olduğunu da bilmiyordum. Pat diye girmişti hayatımıza.

Biraz daha doğrulup onları daha iyi görmeye çalıştım. Baran denen adamın yüzünde yine o gün ki gülümsemesi vardı. Bakışlarından Aras'ı sinir etmeye çalıştığını anlamıştım. Derken Baran denen adam birşeyler söyledi, ne olduğunu anlamadım ama o lafını bitirmeden Aras onun yüzüne sert bir yumruk geçirdi ve Baran sarsılarak yere düştü.

Dayanamayıp kapıyı açıp indiğimde Aras'ta dahil tüm gözler üzerime dönmüştü ama umursamadım. O sırada Aras'ın öfkeli bakışlarına maruz kalıyordum.

"Sena! Sana arabada kal demiştim!" Aras sert bir ses tonuyla bunu söylediğinde, Baran denen adam kanayan burnunu elinin tersiyle sildi  ve alayla gülmeye başladı. Gülüşü o kadar sinir bozucuydu ki insan kendini zar zor tutabiliyordu.

"Bakın burada kimler varmış!" Dedi yerden hafifçe doğrularak. "Sizi yeniden görmek ne güzel!" O sırada Baran'ın yanında duran adamların elleri silahlarındaydı. Biliyordum Baran ya da adamları silahlarına davranırsa Aras'ta aynı şekilde karşılık verirdi.

Baran lafını bitirdiğinde Aras öfkeyle Baran'ın üzerine yürüdü. Bu yaptığı hamleyle elim refleks olarak koluna giderken, "Aras!" Dedim onu engellemeye çalışarak. "Sakin ol!"

Ben bunu dediğimde duraksadı ve sert gözlerle gözlerime baktı. "Sena!" Dedi dişlerinin arasından. "Arabaya geç!"

Kafamı olumsuz bir şekilde iki yana salladığımda, tekrar Baran denen adamın sinir bozucu sesi duyuldu.
"Anlaşılan karında senin kadar inatçı!" Zar zor ayağa kalkıp gülmeye devam etti.

Baran bunu dediğinde tiksinerek ona baktım ve gözlerimi devirdim. Bu adam konuşmasa bile insanı sinir edebilirdi.

"Ben seni daha kaç defa uyaracağım!" Dedi Aras Baran'a taraf dönerek. Sesi o kadar öfkeli çıkıyordu ki her an Baran'ı çekip vurabilirdi. Kolunu elimden çekip benim önüme geçti ve Baran denen adama doğru bir adım attı. "Neyine güveniyorsun lan sen?"

Aras bunu dediğinde Baran denen adam cevap vermeyip gülmeye devam etti lakin az önceki umursamaz bakışlarının yerine ciddilik oturmuştu.

"Arkanda ki adamlara mı?" Diye sordu Aras, Baran'ın yanında ki adamlara bakarak. Sonra tekrar Baran'a baktı. "Yoksa sana soyadını bile vermeyen babana mı?"

Baran'ın yüzünde ki gülümseme yavaş yavaş silinirken Aras öfkeyle Baran'a bakıyordu. O an geçmişin izlerini sezdim. Eskiden ne olup ne bitmişti bilmiyordum lakin geçmişte pekte sıradan şeyler yaşanmadığı belliydi.

O günden sonra Baran ve Aras'ın neden birbirlerinden bu kadar nefret ettiğini merak etmiştim ama sormamıştım. Şimdi bu merakım bir hayli artmıştı.

Baran zorlukla yutkundu ve bir kaç saniye öylece durdu. Aras ise öfkeyle Baran'a bakıyordu. Benim tam önümde duruyordu.

"Seni şurada gebertsem kimsenin umurunda olmazsın lan!" Aras bunu dediğinde, Baran'ın yüzü daha da düştü.

NİGÂHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin