Keyifli Okumalar...
Satır aralarını yorumlarınızla doldurmayı unutmayın. ✿
Aşk, mantık kavramının üzerini siyah bir kalemle karalayabilecek kadar kör bir duyguydu.
Bir kaç ay öncesine kadar bana bu şeyleri yaşayacaksın deselerdi muhtemelen gülüp geçerdim. Belki bu bir şansızlıktı, mesela babamın şirket yüzünden beni bu evliliğe itmesi bir şanssızlıktı ama ben o şansızlığa hatta babama ve anneme bile karşı gelecek bir kızdım o zamanlar.
Eğer, Aras gelip benimle konuşmasaydı, ne pahasına olursa olsun bu evliliği kabullenmezdim ve benim Aras'ın sahte evlilik teklifini kabul etmem tamamiyle benim hatamdı.
Evet, bunu hata olarak görüyordum çünkü onunla başka bir şekilde tanışma imkanım olsaydı eğer belki herşey daha farklı olabilirdi. Ama ben bir hata dediğim bu evliliğe karşın o adama deli gibi aşıktım. İşte bu aşk ve mantığın ne kadar uzak bir kavram olduğunu gösteriyordu bana.
Ve ben en baştaki gibi Aras Karaaslan'ın mecburiyetten evlendiği karısı değildim.
Ben artık Aras Karaaslan'ın gerçek karısı Sena Karaaslan'dım.
Ve kendimden verdiğim o kadar ödünden sonra, artık hiçbir şeye katlanmak zorunda kalmayacaktım.
"Yavaştan valizlerini toplamaya başla Dicle, gidişin yakındır."
Benim dudaklarımdan dökülen bu net cümleler Dicle'nin adımlarını bir bıçak misali kestiğinde, herkesin bakişları benim üzerime dönmüştü.
Dicle denen kız birkaç saniye yerinde öylece bekledi ve sonra hafifçe bana taraf döndü. Bense ona alaycı bir bakış yollayıp göz ucuyla Aras'a taraf baktım.Aras yüzüme ciddi bir ifadeyle bakıyordu ama gözlerinde şaşkınlık yoktu. Bunu yapacağımı biliyor gibiydi ve onun bu tepkisiz halledi sinirlerimi ciddi anlamda bozuyordu.
Gözlerimi ondan ayırıp Dicle'ye baktım. Suratı az öncekinden daha kırmızı, gözleri ise saklayamadığı bir utanca bulanmıştı. Yerinde öylece duruyor ve tek kelime dahi etmeden nefret dolu gözlerle beni izliyordu.
Hatice Hanım'ın bir anda ayaklandığını farkettim, onun yüzünde ki nefret Dicle'den daha fazlaydı. "Ne diyor bu kız be?" diye sorduğunda gözleri benim üzerimde geziniyordu. "Sen benim yeğenimi nasıl kovarsın?"
Alayla güldüm. "Valla ben hayatımda bu kadar yüzsüzlük görmedim ya," diye mırıldandım, sesimden nefret akıyordu. "Bunca yaşanandan sonra Dicle bu konakta kalmayı kendine yedirebiliyor ya... Helal olsun."
Hatice Hanım sinirle kaşlarını çattı ve bakışlarını Hicran Hanım'a çevirdi. "Ana birşey demeyecek misin?" diye sordu. "Dicle kaç yıldır bu konakta yaşıyor, daha dün gelen bu kızın onunla böyle konuşmasına nasıl izin verirsiniz?"
Hicran Hanım sinirle gelinine baktı. "Bana bak Hatice," dedi üzerine basa basa. "Önce o sesini alçalt öyle konuş, çocuk yok senin karşında."
Hatice Hanım, sinirli bir nefes verdi ve önce bana sonra tekrar Hicran Hanım'a baktı. "Onu yeni gelinine söyleyeceksin Hicran Ana," dedi gözlerini belerterek. "Geldiği günden beri yeğenime yapmadığını bırakmadı..."
Bu laflar sinirlerimi tepeme çıkarırken küçümseyici bakışlarımı Hatice Hanım'ın üzerinde gezdirdim. "Ya insan bir düşünür ya..." diye konuştum sesim sert çıkmıştı. "Bu kız, Dicle'ye neden bunları yapıyor diye düşünür... Ben durduk yere mi yaptım be bunları?"
Hatice Hanım, Dicle'nin yanına doğru yürüdü ve kafasını kaldırarak beni süzdü. "Sen araya girmeseydin herşey daha güzel olacaktı," dedi sinir bozucu bir sesle. "Yeğenimin hayatını mahvettin, bu kızın içi tertemizdi kimseye bir kötülüğü dokunmazdı, o senin gibi şeytan değil..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİGÂH
Romanceİhanetin gölgesinde kalan kadınların intikamı ağır olur. Mecburiyet, kollarını hayatına doladığı zaman susacağını sanır, seni hislerle yanıltır. Ama bazen onlar bile yanılır. Çünkü sen bir kadınsın. Sen susmak değil, haykırmak zorundasın. ... #Tut...