15. BÖLÜM / İhtimaller

3.7K 129 12
                                    

İyi okumalar...

Elimdeki tarağı saçlarıma son bir kez daha sürüp aynadaki görüntüme son bir kez baktım. Dün gece tam bir duygu patlaması yaşamıştım. Annemle olan konuşmam beni olduğunca yıpratmıştı. Ağlamıştım ama yaptığım hafif makyaj bunu göstermiyordu.

Dün gece Aras'ın bana olan desteği o kadar iyi gelmişti ki bir an olsun yaşadıklarımı unutturmuştu bana. Aras'ın benim üzerimde ki bu etkisi şaşılacak derecede fazlaydı. Artık ona olan duygularımı kontrol edemiyordum. Etmek zorundaydım ama yapamıyordum.

Aras benden önce inmişti aşağıya. Onu böyle hergün görmek işimi daha da zorlaştırıyordu. Aynı evde, aynı odada kalıyorduk. Daha da önemlisi biz onunla evliydik. Bu konağa ona güvenerek gelmiştim. Her ne yaşanmış olursa olsun bu konakta güvenebileceğim kişi oydu.

Aras aklımdan bir an olsun çıkmazken, aynanın karşısında aval aval durmayı bırakıp komidine doğru ilerledim ve üzerinde duran telefonumu elime aldım. Annem elli defa aramıştı. Dün geceki o konuşmadan sonra bir müddet onunla konuşmak istemiyordum.

Ben ne yaparsam yapayım, ne dersem diyeyim annem hep aynı kalacaktı. Bu yüzden fazla diretmenin anlamı yoktu.

Hızlı adımlarla kapıya doğru yönelip odadan çıktım. Merdivenlere doğru yürürken Dicle'nin odasının kapısı açıldı. Gözlerim istemsizce o yöne döndüğünde gördüğüm ilk şey Dicle'nin ağlamaktan şişmiş gözleri olmuştu.

Tüm gece ağlamış gibi bir hâli vardı. Gözlerinin altı morarmıştı ve gözleri kızarıktı. Beni gördüğünde sanki bu anı bekliyormuş gibi bana seslendi.

"Sena!" Dedi ağlamaklı bir sesle. "Biraz konuşabilirmiyiz?"

Bunu duyduğumda gözlerimi devirdim ve tekrar ona baktım. "Benim senle konuşacak birşeyim yok!" Bunu dedikten sonra arkamı dönüp merdivenlere yöneldim. Onunla konuşup sinirlerimi bozmak istemiyordum.

"Sena, lütfen!" Arkamdan gekrar bunu söylediğinde bıkkınca nefesimi verdim ve ona taraf döndüm. Bunu gördüğünde bir kaç adım atıp yanıma geldi. Elinde bir fotoğraf vardı ama arkası dönük olduğu için göremiyordum. Umursamayıp Dicle'ye baktım.

"Seni dinliyorum!" Dedim soğuk bir sesle. Bir yandanda ne söyleyeceğini merak ediyordum. Aras'la ilgili olduğu aşikardı, Dicle'nin benimle Aras dışında birşey konuşabileceğini hiç zanetmiyordum.

Ağlamaklı bir tavırla bana baktı. "Aras aşıkmı sana?" Dedi sesi titreyerek. Bu soruyu duyduğumda sinirle ona baktım.

"Bu nasıl bir soru?" Dedim öfkeyle. Gözlerini yere dikti ve bir kaç saniye bekledi sonra tekrar bana baktı.

"Biz birbirimizi seviyorduk..." Dedi akan gözyaşını eliyle silerken. "Aşıktık birbirimize!"

Bunu duyduğumda öfkeyle nefesimi verdim. "Olabilir," dedim öfkemi olduğunca belli ederek. "Ama geçmişte," kelimelerin üzerine basa basa bunu söylediğimde Dicle tekrar gözyaşlarını silip bana baktı.

"Sence geçmiştemi kaldı tüm bunlar?" Dicle bunu dediğinde sinirlerim bozulmaya başlamıştı. Nen neyle sınanıyordum böyle? Şu anda şu kızın saçlarına yapışmak istemem normalmiydi?

Sinirlerim hatsafaya çıkarken öfkeyle Dicle'nin ağlamaktan kızaran yüzüne baktım. "Sen kendini ne zannediyorsun ya?" Dedim öfkeyle.

"Bahsettiğin kişi benimle evli!" Ben bunu dediğimde Dicle'nin ağlaması daha da sıklaşmıştı. Karşımda böyle ağlaması sinirlerimi daha çok bozuyordu.

"Bizim aramızda olanlar unutulacak şeyler değil," dedi ve elindeki fotoğrafı bana verdi. "Bu fotoğrafa iyi bak,"

Fotoğraf arabada çekilmişti. Aras direksiyonun başındaydı ve yüzünde hafif bir tebessüm vardı. Dicle ise yüzünde kocaman bir gülümsemeyle kadraja bakıyordu ve parmağında ki tektaşı gösteriyordu. Mutlu gözüküyorlardı. Her ikiside...

NİGÂHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin