29. BÖLÜM / İntikamın İlk Damlası

2.9K 123 11
                                    

Keyifli Okumalar...

Her şey bir anda başladı ve bir anda bitti.

Aşk beni koynunda sadece birkaç gün saklayabildi.

Artık tek başımaydım ve bu gerçek yüzüme bir tokat gibi defalarca kez çarptığında artık kaçacak bir yerim kalmamıştı. Bir savaş meydanının ortasında yapayalnız savaşıyordum ve aldığım her darbede daha da bitkinleşiyordum. Bitkinleşiyordum ama düşmüyordum.

Hiçbir zamanda düşmeyecektim.

Hepsi düşmemi bekliyorlardı ama onlara istediklerini asla vermeyecektim.

Buda boynumun borcu olsundu.

Odamda tek başımaydım. Annemler yanıma gelmek istemişti ama şimdi kimsenin yüzünü bile görmek istemiyordum. Yaklaşık bir saatir dün akşamki görüntüyü düşünüyordum. Bir saniye bile aklımdan çıkmıyordu ve ben çıldıracak raddeye gelmiştim.

Onların resmen kolkola içeri girdikleri o sahnenin görüntüsü sürekli gözlerimin önündeydi ve ben artık harekete geçmek için önümde hiçbir engel görmüyordum.

Şimdi tam zamanıydı.

Herkes buna Aras'ta dahil ben yokmuşum gibi davranıyorlardı. Burada olduğumu onlara gösterecektim.

Usulca ayağa kalktım ve kapıya doğru yürüdüm. Attığım her adım bana kabus gibi geliyordu ve dün geceden sonra artık bam telime basılmıştı. Belki bu savaşta kaybeden ben olacaktım? Umurumda mıydı?

Hayır.

Zaten karanlıkların içinde yaşayan birini karanlıkla korkutamazdınız, öyle değil mi?

Ağır adımlarım, beni Merve'nin odasına kadar getirdiğinde, Dicle'nin odasının kapısı hâlâ açıktı. Öyle ki dünden beridir onu yalnız bırakmıyorlardı.

Gözlerimi devirdim ve Merve'nin odasının kapısıni iki kez tıklattım. Burada güvenebileceğim iki insan Aslı ve Merve'ydi. Geri kalan herkes sahteydi ve bu yolda bana yardım edebilecek tek kişi olarak Merve'yi görüyordum artık.

İçerden Merve'nin, "Gel," dedigini duyduğumda yavaşça kapıyı açıp içeri girdim.

Merve yatağında oturmuş telefonuna bakıyordu. Gelenin ben olduğumu görünce hemen ayaklanmıştı. "Sena?" diye sorduğunda arkamdaki kapıyı kapatıp Merve'nin yanına yürüdüm.

Merve kaşlarını kaldırdı. "Hayırdır inşallah," dediğinde gozleri yüzümde geziniyordu. "Kötü bir şey olmadı değil mi Sena?"

Kafamı hakikce iki yana salladım. "Yok," dedim oldukça sakin bir sesle. "Sadece yardımına ihtiyacım var."

Merve, meraklı gözlerle birkaç saniye beni süzdü ve onaylarcasına kafasını salladı. "Tabi ki, ne istersen."

Huzursuz bir nefes verdim, bakışlarım hissiz ve sakindi. Gözlerimi hafifçe yumdum ve sonra tekrar geri açtım. "Ben bu Baran'a nasıl ulaşabilirim?" diye sorduğumda sesimde ki sakinliğe ben bile saşırmıştım.

Bunu böyle normal bir sekilde söylemem dönüştüğüm insanın en net kanıtıydı.

Merve saşkınlıkla kaslarını kaldırdı. Bakışlarıma yerleşen endişe ve tedirginlik kendini bariz bir şekilde belli ederken dudakları şaşkınlıktan dolayı hafifçe aralanmıştı. "Anlamadım," diye mırıldandı gözlerini kısarak. "Baran ne alaka?"

Saçlarımı elinle geriye attım ve üzerimde ki bu garip yorgunluğun gitmesi için derin bir nefes daha aldım. "Ona ulaşmam gerek." diye mırıldandığımda sesim oldukça düzdü.

NİGÂHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin