31. BÖLÜM / Aşk ve Gurur

2.3K 98 21
                                    

Keyifli Okumalar...

Sena'dan...

Kafamın içinde ufak bir savaş meydanı kurulmuştu.

O savaş meydanında her şey mübahtı.

Kozlara oynuyor, attığım her adımı ölçülü atıyordum. Zihnimin biraz olsun dinlenmediğini biliyordum çünkü ben buna izin veremezdim. Tek çarem akıllıca düşünmekti, akılıca ve herkesin sadece hak ettiğini yaşaması için hareket etmeliydim.
Karmaşık bir labirentte kaybolmuş gibi görünüyordum ama ben hangi yöne gideceğimi gayet iyi biliyordum.

Yol haritam çizilmişti ve ben o haritayı kendi ellerimle çizmiştim.

Artık durmak yoktu.

"Gönül'ün o surat ifadesini görmeyi o kadar isterdim ki? Ne diye gelir gelmez yukarı çıktım ki ben?" Merve alayla gülerek elindeki yeşil bluzu üzerine tutarken bir yandanda benimle konuşuyordu.

Elimdeki ufak kutuyu makyaj masasınım üzerime koydum ve bakışlarımı birkaç saniye aynada gezdirdim. "Orada yokmuşum gibi, Dicle'nin iyi olduğunu söyledi Aras'a," dedim hissiz bir sesle. "Ama artık kızmıyorum biliyor musun," gözlerim aynada gezinmeye devam etti. "Sadece komik geliyor."

Merve aynanın önünde durmaya devam ederken gözleri aynada beni buldu ve yüzündeki alaycı gülümsemeyi silmeden bana baktı. "Şimdi Gönül bunu Dicle'ye de söylemiştir," diye mırıldandığında sesi keyifli çıkıyordu. "Ay şimdi kıpkırmızı kesilmiştir hanımefendi... Yine üzüntüden bayılırsa şaşırma, pek narin kendisi."

Merve dalga geçercesine bunları söylediğinde kafamı hafifçe salladım. "Artık her fırsatta karnındaki bebeği kullanacak desene..." dedim makyaj malzemeleriyle oynarken. "Bir insan kendine neden bunu yapar ki?"

Merve kaşlarını kaldırdı. "Valla hakketiğini yaşıyor bence," diye mırıldandığında sesi ciddileşmişti. "Yani evli olduğunuzu bile bile, aşkından biran olsun vazgeçmiyor... Bu kadar gurursuzluk olmaz."

Merve elindeki bluzu yatağın üzerine bırakıp komidine yaslandı ve bana bakmaya devam etti. "Ben sana anlatacaktım da zamanım olmadı," dediğinde neyi diye sorarcasına kafamı salladım ve oda devam etti. "Bu Gönül'le dün gece yine tartıştık, gelip saçma sapan konuştu. Yok Sena boşansada boşanmasada Dicle'yle amcam evlenecekmiş. O bebek varken Sena'nın söz hakkı yokmuş. Yok Dicle karnında veliaht taşıyormuşta, o bebek varken Dicle'ye hiçbir şey diyemezmişiz... Bu işin evlilikten başka oluru yokmuş... Bunun gibi bir sürü zırvalayıp gitti." Merve kafasını iki yana salladı. "Bak bunlar ciddi ciddi hayal kurmaya başlamışlar ben sana söyleyeyim."

Alayla güldüm ve kaşlarımı hayretle kaldırdım. "Kendilerini bu kadar aşağıladıkları yetmezmiş gibi birde beni mi böyle aşağılık bir duruma sokacaklar," diye konuştum alay ve öfke dolu bir sesle. "Boşansada boşanmasada evleneceğim ne demek ya? Kafayı mı yedi bunlar?"

Merve kollarını önünde bağlayarak bana baktı. "Sen boşanarak onlara istediğini vermeyecek misin Sena?" diye sordu oldukça ciddi bir sesle. "Eğer amcamla boşanırsanız Dicle'nin önünde hiçbir engel kalmaz..."

Dudaklarım alayla kıvrıldı ve bakışlarımı aynaya çevirip gözlerimi kendi yansımamın üzerinde gezdirdim. "Ben boşanacağım," dedim oldukça hissiz ve sakin bir sesle. "Ama onlar evlenemeyecekler."

Merve'nin kaşları hayretle havalandı ve anlamayan bakışlarını uzerimde gezdirdi. "O nasıl olacak?" diye sordu meraklı bir sesle. "Onlar daha siz boşanmadan evlenmeyi bile akıllarına sokmuşlar..."

Bakışlarımı aynadaki yansımamdan ayırmadım. Oraya bakınca zihnimdeki herşeyi gözlerimle görür gibi oluyordum. "İnan, ben ne yaptığımı biliyorum Merve," diye mırıldandığımda sesim buz gibiydi. "Bekle ve olacakları gör."

NİGÂHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin