13. BÖLÜM / Acı ve Öfke

3.2K 125 9
                                    

İyi okumalar...

"Ne bu halin Dicle? Yoksa hayatında biri mi var?"
Ağzımdan çıkan cümle için tek bir pişmanlık dahi duymazken, tüm bakışlar üzerime kilitlenmiş gibiydi.

Hiç bir şey umurumda değildi, Dicle ve Aras'ın arasında olanlar yüzünden ben yeterince küçük düşmüştüm, şimdi sıra bendeydi...

Masada bir süre sessizlik hakim olurken Dicle, kıpkırmızı kesilmiş bir şekilde bana bakıyordu. Hatice Hanım ve Gönül ise nefretle...

Umurumda değildi!

Herkes sessizliğini korurken masada duyulan tek ses Aras'ın öfkeli sesi olmuştu.

"Sena!"

Ona dönüp bakmadım. Onunla gözgöze gelmek istemiyordum, çünkü biliyordum ki o gözler yine beni susturmaya yetecekti. Bunu yapmayacaktım.

Yüzümde ki alaycı ifadeyi değiştirmeden konuşmaya başladım.

"Ne var canım? Dicle güzel kız sonuçta, hayatında biri olamazmı?"
Dicle sessizliğini bir an olsun bozmazken, Merve'de alaycı bir tavırla Dicle'ye bakıyordu.

Herzaman bana laf sokmak için fırsat kollayan Hatice Hanım, şimdi sus pus kesilmişti.

"Saçmalık bu!"
Gönül pat diye lafa atladığında gözlerimi devirmekten kendimi alamadım.

"Senin adın Dicle'mi?"
Merve, Gönül'e sinirle bakarak bunu söylerken, Dicle hâlâ tek kelime etmiyordu.

Hicran Hanım yapmacık bir şekilde öksürüp, bizi uyarırken bu sefer konuşan kişi Aras olmuştu.

"Yeter! Kapatın şu konuyu!"
Aras sert bir şekilde bunu söylediğinde, Dicle bir hışımla masadan kalkıp, koşar adımlarla merdivenlere yöneldi.

Dicle gittiğinde, masadaki gergin hava hâlâ dağılmamıştı. Böyle bir konuyu açtığım için Aras'ın çok sinirli olduğuna emindim ama bende ona çok sinirliydim.

Dün olanlar benim için son damlaydı. Bence yeterince sabretmiştim. Yersiz yere suçlanmalara asla katlanamazdım ve bundan sonrada susmayacaktım.

Masada bir kaç dakika sessizlik hakim olurken Hatice Hanım bana iğneleyici bakışlarını yolluyordu.

Bir süre sonra Hasan Bey'de aşağı inmiş ve kahvaltı başlamıştı. Kimseden çıt çıkmıyordu.

Hasan Bey masada gözlerini gezdirip kaşlarını çattı ve ardından Hatice Hanım'a taraf baktı.

"Yeğenin nerede Hatice? Herkesin kahvaltıda olması gerektiğini öğrenemedi mi hâlâ?"
Hasan Bey bunu sorduğunda Hatice Hanım Hasan Bey'e taraf baktı.

"Biraz rahatsızmış baba, o yüzden inemedi."
Hatice Hanım bunu söyledikten sonra bana imâlı bir şekilde baktı.
"Bir daha olmaz."

Bu sözüyle yüzüme alaycı bir gülümseme yerleştirdim. Sinirimi bozmaya çalışıyordu ama nafileydi.

Hasan Bey kaşları çatık bir şekilde, "Bir daha olmasın! Herkes bu konağın kurallarını bilecek." dedikten sonra tekrar kahvaltısına döndü.

:::::::

Elimdeki tepsiyi mutfağa bıraktıktan sonra tekrar avluya çıktım. Kahvaltı masası toplanırken Hicran Hanım ve Hasan Bey oturup kahvelerini yudumluyorlardı.

Aras ise telefonda ciddi bir şekilde biriyle konuşuyordu. Gözleri beni bulduğunda bakışlarımı kaçırmak istedim lakin o buna bile firsat vermeden telefonu kapatıp olduğum tarafa doğru yürümeye başladı.

NİGÂHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin