40. BÖLÜM / Özgürlüğün İçindeki Tutsaklık

3.2K 249 120
                                    

Ben geldimm❤️

Başlamadan önce ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum. Gelecek bölüm alıntıları ve yeni bölüm duyuruları için İnstagram hesabımızı takip edebilirsiniz.

İnstagram: Wattyblackfire

Oy ve yorum unutulmasın lütfen :))

Keyifli okumalar...

...

2 gün sonra...

Hiç kimseden ses seda yoktu.

Ne konaktan bir haber vardı, ne de Baran denen adamdan. İyileşip iyileşmediği hakkında en ufak bir fikrim yoktu ve nerede olduğunu bile bilmiyordum.

Herşey ona bağlıydı.

Boşanma sözleşmesini Baran'ın tuttuğu avukat hallediyordu. Muhtemelen bir iki güne Aras'ın eline geçerdi. İşte kritik nokta orasıydı. Aras'ın o sözleşmeyi kesinlikle imzalaması gerekiyordu. Eğer imzalamama gibi bir durum olsaydı her şey sarpa sarardı.

Ben boşanacaktım ama Dicle denen kız amacına kesinlikle ulaşamayacaktı.

Otelin kafesinde Aslı'yla beraber oturuyorduk. Annemin söylenmeleri iki gündür bitmediğinden ikimizde yeterince bunalmış ve aşağı inmiştik. Sürekli, Aras'ın konusunu açıp bana hata yaptığımı söylüyordu. İşin kötü tarafı babamıda buna tamamen inandırmıştı. İkiside bana düşman gibiydiler ama bu tavırlarını artık eskisi gibi önemsemiyordum. Hatta son iki gündür biraz olsun toparlayabildiğimi bile söyleyebilirdim.

"Şu boşanma işi bir bitsin, bak gör tertemiz bir sayfa açacağım kendime." Elimdeki kahve bardağını masanın üzerine bırakıp arkama doğru yaslandığımda Aslı'nın bakışları bana döndü.

"Artık senin yapabileceklerini inancım tam Sena," diye mırıldandı hafifçe gülümseyip bana bakarak. "Yani eskidende böyle kinciydin sen ama seviyeyi arşa çıkarmışsın burada..."

Kurduğu cümleyle beraber kaşlarımı çattım. "O ne demek ya?" diye sordum ve sonra hafifçe gülümsedim. "Ben kinci değilim, sadece bana yapılanları karşılıksız bırakmak istemiyorum o kadar."

Aslı kıkırdayarak arkasına yaşlandı ve bakışlarını üzerimde gezdirdi. "Sen?" dedi ve kaşlarını kaldırdı. "Kinci değilsin öyle mi? Ya Allah aşkına Sena iki ayda tüm konağı birbirine kattın, bu da yetmezmiş gibi birde üstüne boşanıyorsun..."

Kafamı salladım, "Alakası bile yok," diye mırıldandım gözlerimi devirerek. "Tabi sen o zamanlar burada olmadığın için bilmiyorsun, bilsen hak verirdin bana."

"Ben zaten sana hak veriyorum Sena," Aslı bunu dediğinde göz ucuyla ona baktım. "Ama biraz daha sakin hareket etsen, tertemiz boşanıp kurtulsan daha iyi değil mi? Bırak ne yaparlarsa yapsınlar."

O sırada etraf kalabalıklaşmaya başlamıştı ve ben yeterince bunalmıştım. İnsanların gözlerinin sürekli üzerimde olduğunu hissedebiliyordum. İki dakika kapıya çıksam bile sürekli insanların kınayan bakışlarına maruz kalıyordum ve bunun sebebi gayet açıktı. Herkes Aras'la evli olduğumu biliyordu ve son çıkan olaylarla beraber herkes bunu konuşuyordu. Kimsenin Aras'a laf ettiği yoktu. Hatta onlara göre Karaaslan ailesinin bu olayda hiçbir suçu da yoktu. Sorun sadece benim boşanmak istememdi. Aras'ın beni aldatmış olması konuşulmazdı ama benim boşanmak istemem konuşulurdu.

Annemin dediğine göre insanlar yaptığımın 'ahlaksızlık' olduğunu dile getiriyorlardı.

Bunları duydukça deli oluyordum.

Elimle saçlarımı geriye doğru atıp tekrar Aslı'ya taraf baktım. "Olmaz," dedim kendimden emin bir ses tonuyla. "Ben sustukça onlar daha fazla üzerime geliyorlar görmüyor musun?" Huzursuz bir nefes verdim. "Sadece onlar da değil, kendi öz ailem bile yanımda durmuyor sende biliyorsun. Bu ne zamana kadar böyle devam edecek?"

NİGÂHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin