Keyifli okumlar...
Hayat, güven denen şeyin koskoca bir palavra olduğunu zihnime kazımak istercesine gösteriyordu. Bir insana güvenebilirdiniz, ama asla o güvene sadık kalınmazdı.
İlk önce anneme ve babama güvenmeyi bırakmıştım. Sonra da tutunacak tek dalım olan bir adama. O an sadece bir oyuna adım attığımı sanarken, dipsiz bir kuyunun eteklerinde yaşama tutunuyor bir halde bulmuştum kendimi.
Her şey palavraydı.
Ve benim tutunacak tek dalım diye nitelendirdiğim o adam, yalancının tekiydi. Beni, değil kendi hayatımı, başka insanların hayatını da bozmaya mecbur bırakan bir adamdı. Ona güvenip çıkmıştım bu yola, ama güvenecek en son insan bile değildi artık benim için.
"Boşanmak istiyorum," dediğimde sesim ruhsuz ve soğuktu. Zihnimin derin kuyularından soluğuma karışan bu soğuk kelimeler odanın taş duvarlarında yankılandığında, duygularımı kaybetmiş gibi hissediyordum.
"Daha en baştan bu oyuna girmek hataydı," diye devam ettim düz bir sesle. "Sana güvenmekle hata etmişim,"
Gözleri, gözlerime bir şeyi anlamak ister gibi bakıyordu. Bakışları derindi lâkin söylediğim şeyler onu saşırtmamıştı.
Güvenmemem gerektiğini yüzüne vurduğumda, tepki vermiyor olması sinirlerimi bozuyordu ama buna rağmen sakin göründüğümü biliyordum.
"Artık Dicle'yle rahat rahat aşkınızı yaşarsınız," dedim ve sonra alayla güldüm.
"Sena," dediğinde konuşmasına izin vermeden lafını kestim.
"Ben Dicle'yi sevdiğini bilseydim seninle asla evlenmezdim," yüzünde mimik oynamadı ve beni izlemeye devam etti. "Emin ol Aras, ben istemezsem asla evlenmezdim seninle..."
Kafasını geriye yatırdı ve derin bir nefes bahşetti ciğerlerine. Gözlerinin siyahı tekrar gözlerimi bulduğunda düşündüğü şeyleri asla anlayamıyordum. Gözleri tuzaklı bir kuyu gibiydi ve ben o tuzağa düşmeyecektim.
"Eğer istediğin şey gerçekten bu olsaydı," diye mırıldandı sert sesinde ki garip tınıyla. "Seni burada zorla tutamazdım,"
Sinirle yüzüne baktım o ise gözlerini gözlerimden ayırmadan devam etti. "Ama istediğin şeyin bu olmadığını çok iyi biliyorum,"
Alayla güldüm ve sinirli gözlerle karşımda ki adama baktım. "Bu zaten eninde sonunda olacaktı, ben sadece erkene almak istiyorum." Dediğimde hiç olmadığım kadar ruhsuz hissediyordum kendimi. "Ve emin ol bunu isteyip istemediğimi önemsemiyorum..."
Aras'ın gözlerinde ve yüzünde en ufak bir değişiklik yoktu. Bunu istemediğime emin gibiydi, ama bilmediği bir şey vardı; artık ben istesem bile bu evliliği yürütemezdim. Zaten bizden olmaz diyen kendisiydi, ve şimdi bu konuşmayı yapıyor olması onun riyakarlığını göz önüne seriyordu.
"Tamam," dedi sesinde ki tınıyı sakin tutmaya çalışarak. "Boşanalım,"
O bunu söylerken yüzünde ilk defa ikilemde kalmışlığın verdiği ifadeyi sezdim. Bu kelimeler ağzından çıksada gözleri tam tersini söylüyor gibiydi.
"Boşanalım," diye mırıldandı tekrar, daha çok kendine bu gerçeği inandırmak istiyor gibiydi.
Gözlerimde ki yanma hissine rağmen ona bakmayı sürdürdüm. "Hem, bizden olmaz diyen sendin," dediğimde gözlerime yaşlar dolduğunu hissediyordum. "İstediğin oldu işte."
Gözlerinde garip bir duygunun varlığını hissettim. Çok kısa bir an sanki bunu istemiyormuş gibi bir bakış geçmişti gözlerinden.
Yutkundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİGÂH
Romanceİhanetin gölgesinde kalan kadınların intikamı ağır olur. Mecburiyet, kollarını hayatına doladığı zaman susacağını sanır, seni hislerle yanıltır. Ama bazen onlar bile yanılır. Çünkü sen bir kadınsın. Sen susmak değil, haykırmak zorundasın. ... #Tut...