12. BÖLÜM / Karanlık

3.7K 151 4
                                    

İyi okumalar...

"Bak hâlâ böyle davranmaya devam ediyorsun! Oysa karın Sena ne kadar misafirperver biri!"
Baran denen adam bunu söylediğinde tüm gözler bir anda benim üzerime dönmüştü.

Arasın'da öyle...

Bu adamın kötü biri olduğu her halinden belliydi ve bunu yapacağını tahmin ediyordum. Sonucta Aras'la düşmanlardı ve onu sinir etmek için beni kulanacaktı.

Gerginliğim gitgide artmıştı. Şimdi herkes bana sorar gözlerle bakarken ne yapacağımı bilmiyordum. Aras'a kızgın olduğum için ona Baran'la karşılaştığımızı söylememiştim ve şu an bundan büyük bir pişmanlık duyuyordum. Nereden bilebilirdim ki bu adamın böyle yapacağını?

Aras sert bakışlarıyla bana bakarken yüzünde kızgınlıkla karışık bir duygu vardı.

Ben ne diyeceğimi ne yapacağımı bilemezken Aras bakışlarını benden çekip tekrar karşısında duran Baran'a yöneltti ve çevik bir hareketle Baran'ın elindeki silahı alıp mermi kısmını çıkarttı. Ardından silahı yere fırlatıp kendi belindeki silahı çıkarttı ve Baran'ın alnının ortasına dayadı.

Bu hareketi ile Baran'ın yüzündeki pis gülümseme silinmiş yerinde korkak bir ifade belirmişti.

"Lan şerefsiz! Bir an bile düşünmem seni burada gebertirim! Anladınmı lan beni?!"
Aras öfke dolu sesiyle bunları söylerken Baran tekrar konuşmaya başladı ama bu sefer gülmüyordu.

"Yoksa Sena, tanıştığımızı söylemedi mi?"
Bu duruma rağmen hâlâ konuşabiliyordu ya pes diyordum artık. Bu ne arsız bir adamdı böyle. Aras canlı bir bomba gibiydi ve elindeki silah her an patlayabilirdi. Baran'ın korktuğu yüzünden belliydi ama hâlâ onu sinir etmeye çalışıyordu.

Bu bardağı taşıran son cümleydi. Aras sinirle Baran'ın boynuna yapışıp silahı kafasına dayadı. Aras'ın elleri Baran'ın boğazını var gücüyle sıkarken Baran anında kıpkırmızı kesilmişti.

"Sena'nın adını bir daha sakın ağzına alma!" Dedi konağı inletecek bir sesle.
"Andım olsun sağ bırakmam seni!"

Baran çırpınıyordu ama Aras'ın elinden kurtulması imkansızdı. Yanında getirdiği adamlar ise hiçbir işe yaramamıştı. Bizim korumalar çoktan silahı dayamışlardı başlarına.

Olanları şok içinde izliyordum. Gerginliğim hatsafadaydı ve ne yapacağımı bilmiyordum.

Aras silah tuttuğu eliyle Baran'ın kafasına sert bir darbe vurup onu yere düşürdü. Baran'ın yüzü bir darbeyle kanlar içinde kalmıştı.

"Alın götürün lan bu p*çi buradan!"
Aras bunu söyledikten sonra adamlar Baran'ı zorlukla kaldırıp kapıya doğru götürmeye çalıştılar.

Bu arada Aras'ın bakışları tekrar bana dönmüştü. Oldukça sinirliydi. Gözlerini benden ayırıp hızlı adımlarla merdivenlere yöneldi.

"Sena! Benimle gel!"
Sert ve bir emir niteliğinde ki bu cümleyi duyduğumda zorlukla yutkundum.

Herkesin gözü bizim üzerimizdeydi ve onu daha fazla sinirlendirmek istemiyordum. Bu yüzden dediğini yaptım ve hızlı adımlarla peşinden gittim.

Aras sertçe odanın kapısını acıp içeri girdiğinde bende hemen içeri girip kapıyı kapattım.

Aras sinirden odada volta atmaya başlamıştı. Çok sinirliydi.

"Nereden tanışıyorsun sen bu adamla?" Dedi olduğunca öfkeli bir sesle.

Aslında benim hatam sadece Aras'a söylememekti. Baran çıkmıştı durup dururken karşıma ve benim bunda hiçbir suçum yoktu bu yüzden hemen savunmaya geçtim.

NİGÂHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin