2. bölüm: ''memnun oldum''

110 7 19
                                    

Hoş geldiniz AEN Ailesi💋
Keyifli okumalar!


Sezer Sarıgöz - Sarılsak Mı Artık?


^^^




Meyra Atilla

Günün yarısı geçmişti. Öğlen arasının bitmesine on beş dakika vardı. Çoğunlukla teneffüslere çıkmazdım. Derslerde de teneffüslerde de hep kitap okurdum, bazen arkadaşlarımla sohbet ederdim ya da camdan dışarıyı seyrederdim. Hatta şuan da camdan dışarıyı seyrediyordum. Milletin yaptığı hâl ve hareketleri izlemek ve kendi kendime yorumlamak aşırı eğlenceli bir aktiviteydi.

Okulumuz öyle olaysız geçen bir okul değildi. Genel itibariyle hergün kavga çıkabiliyordu. Kavgaları izlemek -içinde ben olmadığım sürece- çok zevkliydi.

Okuduğum okul dağın başında otluk bir alanda olduğu için fazla insan yoktu, okul mevcudu da azdı. Yani herkes birbirini tanırdı. Ben bile çok aktif ve sosyalleşmeyen bir insan olmama rağmen hemen hemen herkes tarafından tanınırdım.

Fakat bugün bana çarpan çocuğu ilk defa görüyordum. Yaşıtım olduğunu tahmin ediyordum, eğer tahminim doğruysa tanımamam şaşırtıcı bir durumdu.

Dışarıda gözlerimi gezdirmeye devam ettim. İçimden düşünmüş olmama rağmen bana çarpan çocuğu bahçede görmüştüm. Bankta tek başına oturuyordu, hava güneşliydi bu sebeple güneş yüzüne vuruyordu ve gözleri kısılmıştı.

Doğruya doğruydu, yakışıklı değil desem hakaret etmiş olurdum. Kıvırcık kumral saçları vardı. Kahverengi gözleri saçlarıyla oldukça uyumluydu. Fazla kilolu gözükmese de çok zayıf değildi, yapılıydı. Boyu en az 1.80 - 1.85 vardı. Burnu kemerliydi ama onu tam anlamıyla tamamlıyordu. Sol kulağında gümüş kalın halka bir küpesi vardı. Normalde erkeklere küpe yakıştırmazdım ama ona yakışmıştı.

Olağanüstü yakışıklı denebilecek biri değildi ama çirkin de diyemezdim. Zaten bilirsiniz; güzellik/yakışıklılık algılarından hiç hoşlanmazdım.

Çocuğun gözleri bir süre bahçede dolandıktan sonra okulun camlarına bakmaya başladı. Hatta diğer camlarda birkaç arkadaşını görmüş olmalıydı ki onlara da kafasıyla selam verdi.

Gözü en sonunda benim bulunduğum pencereye değdiğinde bakışları değişti. Gülümseyen yüzü ifadesiz bakıyordu. Göz göze gelince değişik hissetmiştim. Heyecanlanmamıştım ama değişik hissettirmişti, neden bilmiyordum.

Sadece bakışıyorduk, ne o ne de ben bakışlarımızı çekmiyorduk. Tek münasebetimiz birbirimizle çarpışmak olmasına rağmen garip bir çekim alıyordum.

En sonunda yanına bir kızın gelmesi ve ona seslenmesiyle bakışlarını gözlerimden çekti. Kızın, koyu kızıl renkte omuzlarına kadar uzanan saçları vardı. Gözlerinin karası buradan belli oluyordu. Boyu çocuktan kısa olsa da benim boyumdan uzun olduğuna emindim. Ayrıca fiziği çok güzeldi.

"Efe! Naber?"

Adının Efe olduğunu öğrendiğim çocuğun kızı görür görmez hemen ayaklanmasıyla yüzyüze geldiler. Ne konuştuklarını duyamıyordum ve şimdi çatlayacaktım.

Bir saniye ya, bana neydi ki? Alt tarafı çocuk sadece sana çarptı Meyra, abartmaya gerek yok.

Efe ile yanındaki kız konuşmaya devam ederken Efe arada bir nadiren bana bakıyordu. Ve bu kızın dikkatinden kaçmamıştı. Efe'nin bana baktığını anladığında o da bana baktı ve çatık kaşlarıyla bana bakmaya başladı. Onları izlemeye devam ediyordum. Ta ki Bilge bağırarak yanıma gelene kadar. "Kanka, napıyorsun?"

AŞK EN NİHAYETİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin