46. bölüm: ''ihtimaller her zaman vardır..''

22 2 0
                                    

Hoş geldiniz AEN Ailesi🎀
Buyrun bölüme!


Müzik: Cigarettes After Sex - Cry




^^^





Meyra Atilla

"Abi hile yapıyorsunuz ama ya!" diyen sevgilime uyuzca güldüm. "Ağlama Efe, oyna."

Otobüs yoluna devam ediyordu ve biz de içeride sıkıntıdan bayılacak duruma geldiğimizden uno oynama kararı almıştık. Neyse ki Bilge uno kartlarını yanında getirmişti, yoksa bu yol çekilmezdi.

Önümüzde oturan Emir ve Bilge koltuklarından dizlerin üzerinde durarak bize doğru sarkmıştı. Berkay ise tam bizim yanımızda oturuyordu, o da bize doğru dönmüştü.

Az önce Efe'ye tam olarak artı on iki kart çıktığı için deminden beri hile yapıyorsunuz diye sızlanıyordu. Ben ise gram acımıyordum, sürünsündü azıcık.

"Lan ben buradan tam net göremiyorum." dedi Berkay. "Benden habersiz kart alışverişi yapmıyorsunuzdur inşallah?"

"Tövbe haşa!" dedi Bilge. "İşimiz olmaz, haram işlemeyiz biz evelallah!" Berkay hıı aynen eminim öyledir der gibi başını salladı. Bilge ise buna karşılık güldü.

"Keşke Şevval ve Yunus da bizim otobüste olsaydı.." demeden edemedim. "Uno, Şevval'in en sevdiği oyun. Yanımızda olsaydı dayanamazdı şimdi."

"Salak mıdır nedir bunlar..." dediğini duydum Berkay'ın. "Niye bizden ayrı otobüse binmişler?"

"Valla Murat odadan çıkmadan seslenmişti Yunus'a hadi gidiyoruz diye. Ama beni beklemeyin gidin siz dedi. Sonra binmiş herhalde önüne gelene." dedi Emir.

"Ee Şevval?" dedim. Bilge bana şaka mı yapıyorsun dercesine baktı. "Sorman hata. Yunus'u görür görmez gitmiştir peşinden."

"Doğru." dedim elimdeki mavi kartı ortaya atarken.

"Yunus, Şevval'den hoşlanmaya başlıyor sanırım. Grupta söylemedim ama bana öyle geldi." dedi Emir. Kaşlarımı çattım. "Hangi grupta?"

"Bizim erkekler arasında bir grup var da, oradan yazdı Yunus on dakika önce falan." dedi Berkay elindeki kartı ortaya atarken. "Şevval lafını esirgemeden pat pat iltifatlarla girişince heyecanlanmış bizimki de."

Kıkırdadım. "Olacak onlar, bak görürsünüz." Deminden beri sesini çıkarmayan Efe, derin bir nefes verdi. "İçimde kötü bir his var." Direkt ona döndü başım. "O da ne demek?"

Bir süre bakışlarını dizlerinde tuttuktan sonra bana baktı. "Bilmiyorum... Ne olacak bilmiyorum fakat dün geceden beri içim hiç rahat değil. Hani insanın içine böyle birden sıkıntı düşer ya, öyle işte."

Onun sıkıntısı benimde sıkıntım olmuştu birden. İçime bir kurt düştü, sanki iyi şeylerin başını bile görememişken kötülükler tekrar bizi bulacakmış gibi hissediyordum. Hem de bu sefer hepsinden daha fazla hissediyordum.

Yine de ona bunu belli etmedim. Gülümsemeye çalıştım. Elimi omuzuna koyup sıkarken "Bir şey olmayacak, merak etme. Gelip geçecek bir his sadece seninki." dedim. Yada öyle olmasını istedim, bilmiyorum. Başka çarem yoktu istemek dışında.

"Umarım öyle olur." dedi içindeki sıkıntının varlığını belli ederek. Buna karşılık bir şey demedim. Oyunu oynamaya devam ettik fakat kimseden çıt çıkmıyordu. Sadece otobüsün içindeki gürültüyü işitiyorduk.

Yaklaşık yirmi dakika kadar üç el daha döndürdük. Sonrasında Tülin Hoca bağırmaya başladı otobüsün içinde. Telefonla konuşuyordu. "Ne?! Ne demek oluyor bu Fatih Hocam! Ne kazası? İyiler mi?!"

AŞK EN NİHAYETİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin