52. bölüm: kızlar babalarına benzeyen erkeklere aşık olurlarmış

31 2 0
                                    




Müzik:
Billie Eilish - BLUE






Merabaynn!

Nasıl keyifler iyi mii?

Şu bölümü yazmak için o kadar uğraştım ki anlatamam. İnanır mısınız bilmiyorum ama resmen ilham gıdım gıdım geldi. Her gün biraz biraz yazdım ama en sonunda tamamladım AJHSGDAHDGFDJAH

Buyrun bölüme, bakalım beğenecek misinizz? 🤓





^^^





Meyra Atilla

''Efe...'' diye mırıldandım kendimin bile zor duyduğu bir sesle.

Ne ara geldiğini, neden burada olduğunu bilmiyordum. Tek bildiğim şey bu anı görmemesi gerektiğiydi. Bırak Tahir'in beni öptüğünü, onunla konuşurken dahi görmesini istemiyordum. Fakat artık her şey için çok geç gibi duruyordu. Zira bakışları bakış değildi.

Demirhan arabasının önünde elleri ceplerinde bir vaziyette dururken Efe ise yolcu koltuğunun açık kapısının arkasında dikilmiş, dirseğini kapının üzerine koymuş bize bakıyordu. Bu uzaklıktan bile zaten kırgın olan bakışlarının iyice kırıldığını görebiliyordum.

Onlara doğru döndü bedenim. ''Efe..'' diye mırıldanıp yanına yürümeye başladım. O sırada gitmemi engelleyen şey Seçil'in kolu oldu. Sol kolumu tuttuğunda sinirle ona döndüm. ''Durdurma beni!''

''Şimdi gitmen doğru değil.'' dediğinde kaşlarımı çattım. ''Ne zaman doğru zaman? Nereye kadar gidecek böyle, söyle bana? Asıl şuan konuşmam lazım yoksa birdaha konuşamam.''

Tam bana cevap vereceği sırada Demirhan geldi yanımıza. ''İşin bitti mi sevgilim?'' dedi Seçil'e. O ise uzakta kalmayı tercih etmişti. ''Evet canım, şimdi çıkmıştım ben de.'' dedi Seçil olayları atlatamayan şaşkın bir ifade ile.

''Benim seninle konuşmam gereken bir mevzu var aslında...'' dedi Demirhan Seçil'e doğru. ''Önemli.''

Seçil merakla ''Neymiş o?'' derken Demirhan kaş göz işaretleri yaptı. ''Özel hayatım, özel. Özel bir mevzu. Gel biz bir konuşalım seninle.'' Kolundan tutup götürmeye çalıştı fakat Seçil yanımda kalmaya yeminli gibiydi. ''Ne oluyor Demirhan, meraklanıyorum bak. Ne olduysa burada söyle, yabancı yok sonuçta.''

Demirhan bunalmış bir tavırla ''Aşkım!'' diye çıkıştı. Sonra kendini dizginleyerek Seçil'in kulağına yaklaştı. ''Hatun, bir nazlanma da gel benimle. Yalnız bırakalım diye uğraşıyorum bizimkileri.'' diye fısıldadı ancak ben zaten her şeyi duymuştum. Yine de çaktırmadım.

İlk başta düşünme süresi verdi kendine arkadaşım. Zira az evvel Efe'nin yanına gitmemi engelliyordu. İlk önce bana, sonra biraz ilerimizde duran Efe'ye, en son da sevgilisine baktıktan sonra kafasını aşağı yukarı salladı ve bizden uzağa yürümeye başladılar.

Etrafıma bakındığımda Tahir'in de ne zaman olduğunu bilmediğim bir anda gittiğini fark ettim. Bu beni ekstra rahatlattı. Bakışlarım Efe'ye değdiğinde onun gözlerinin zaten benim üzerimde olduğunu gördüm. Bu sefer onun yanına gelmemi beklemeden kendisi adımladı yanıma. Karşılaştığımızdan beri sürekli kaçtığı için bana doğru yürümesi bile mutlu olmama yetti.

Bir iki adım ilerimde durdu ve elleri ceplerindeyken düz bir ifade ile yüzüme baktı. ''İyi misin? O piç kurusu başka bir şey yaptı mı sana?'' dediğinde içimde çiçekler açtı. Demek ki bu durumun benim isteğimle olmadığını görmüştü.

Mutlulukla gülümseyerek kafamı iki yana salladım. ''Hayır.. Hayır yapmadı bir şey. İyiyim ben.''

Bakışlarını kaçırdı. ''Güzel, sevindim. Aksi olamazdı zaten.'' İşte bizim görmek istediğimiz Efe Berent bu yahu!  İç ses :))

AŞK EN NİHAYETİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin