55. bölüm: ''iyi ki buradasın.''

21 1 0
                                    




Müzik:
Kahraman Deniz - Böyle Sever




Hoş geldiniz sevgili yârilerim!

Nasılsınız? İyisinizdir umarım.. Ben çok iyiyim. Bu hafta itibari ile dershane maratonum başlamış bulunuyor. Bu sebepten ötürü bölümler sık gelmeyebilir. Malum YKS kasıyoruz😁

Benim gibi üniversite sınavına hazırlanan herkese çokça başarılar dilerim. Sizleri seviyor ve bölüme geçiyorum :)

Keyifli okumalar... 🤎





^^^





Meyra Atilla

''Evet!'' dedim avuç içlerimi birbirine çarpıp sınıfta güçlü bir alkış sesi çıkartırken. ''Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi edebiyatımızda ne örneğiydi peki?''

''Hocam, Divan Edebiyatı ile bir alakası vardı sanki..'' dedi erkek öğrencilerimden birisi. Gözlerim hemen ona kaydı. ''Evet, güzel gidiyorsun.. Yaklaştın. Divan Edebiyatı'ndan alınmış bir....?''

''Gezi yazısı!'' dedi kız öğrencilerimden birisi. İşaret parmağımı ona doğrulttum. ''Evet, süpersiniz!'' Masamın üzerine oturdum ve tüm sınıfı görüş açıma aldım. ''Başka kimlerin eserleri vardı gezi yazısı olarak? Hatırlayanınız çıkar mı?''

Sınıf suspus olurken kafamı bir kere salladım. ''Hatırlamamanız normal. Gezi yazısı denemelerde çok çıkan bir konu değildir.'' dedim. ''Ahmet Mithat Efendi'nin Avrupa'da Bir Cevelan adlı eseri var, Ahmet Rasim'in Romanya Mektupları var, Atilla İlhan'ın Abbas Yolcu'su var, Reşat Nuri Güntekin'in Anadolu Notları var... Bunlar da örnek verilebilir.'' dedim aklıma gelenleri sayarak.

''Ama...'' dedim. ''Dediğim gibi gezi yazısı karşınıza çok çıkmaz. Siz sadece Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesini bilseniz yeterli.''

''Gezi yazısını da böylelikle bitirmiş oluyoruz!'' dedim masadan inerek. ''Biliyorsunuz ki bu ünitenin dil bilgisi konuları cümle çeşitleri, imla ve noktalama. O konuları da geçen hafta işlediğimizi ve sizin o günden bugüne en azından bir kere açıp baktığınızı varsayarak test dağıtmak istiyorum.'' Masanın üzerindeki kâğıtları aldım ve tek tek dolaşıp dağıttım.

Semih adında bir öğrencimin önüne geldiğimde omuzuna dokundum. Zira kafasını masaya koymuş uyuyordu. ''Semih başkan..'' diye seslendim. ''Günaydın! Hadi kalk bakalım, test çözme vakti. Sonra geri yatarsın.'' diye ekledim alayla.

Kafasını kaldırdığında göz altlarının mosmor, gözlerinin içinin ise kıpkırmızı olduğunu gördüğümde tüm neşem kayboldu. Daha düne kadar böyle değildi bu çocuk. Ne olmuştu böyle?

''Meyra Hoca, tahminen ne zaman ders işlemeyi bırakırsın?'' dedi. Fakat öylesine agresif söylemişti ki kaşlarımı çatmadan edemedim. ''Tüm hocalar ders işlemeyi bıraktı, sen de bizi salsan mı artık?''

Şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım neredeyse. Semih iyi anlaştığım öğrencilerimden birisiydi. Asla benimle böyle saygısızca konuşmazdı. Normalde öğrencilerimle samimi olan ve onlarla bir öğretmen öğrenci ilişkisinden çok arkadaş olmayı seven bir öğretmendim. Ancak bu kadarına da müsamaha gösteremeyecektim.

''Bu konuları biliyorum ben Semihciğim.'' dedim kaşlarım çatık bir vaziyette. ''Amacım sizin öğrenmeniz. Denemelerde karşınıza çıktığında soruyla bakışıp kalmayın diye uğraşıyorum. Ne yapayım yani? Ne de olsa son haftaya girdik diye size bir şeyler katmaktan kaçınayım mı?''

Ardından sınıfa dönüp baktım. ''Gerçekten bunu mu istiyorsunuz? Üniversite sınavına girmenize iki seneniz kaldı.'' dedim görüş açımdaki onuncu sınıf öğrencilerime. ''Eğer güzel bir üniversiteye gitmek istiyorsanız bu yazdan başlamanız lazım düzenli çalışmaya.'' Ya benim gibi son sene götleri tutuşa tutuşa it gibi çalışacaklardı ya da düzenli tekrar yapıp kendilerini strese sokmadan rahatça bir üniversiteye gireceklerdi. Başka yolu yoktu.

AŞK EN NİHAYETİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin