28. bölüm: ilk ve son uyarı

20 2 0
                                    

Medya: Efe Berent


Müzik: Duman - Dibine Kadar



Hoşgeldiniz sevgili yârilerim💗
Buyrun bölüme!





^^^





Meyra Atilla

Biz Efe ile sevgiliydik!

Bu cümleyi kurmak bile garip gelirken içimde patlayan heyecanı gizleyemiyordum. Aşk gerçekten böyle bir şeydi. Alarmsız uyanamayan ben bugün alarmdan önce uyanmıştım, tıpkı dün Efe'de de aynısı olduğu gibi..

Dün çok güzel geçmişti, hayatımın en güzel günlerinden biri olabilirdi. Efe ile olduğum her yer ve zaman benim için çok güzel geçerdi zaten.

Bugün daha bir güzel görünmek istiyordum. Hazır erken kalkmışken banyo yapmıştım. Kıvırcık saçlarımın tarayınca daha çok kabardığını bildiğimden taramamış, sadece elimle şekil vermiştim. Yüzüme krem sürdükten sonra kaşlarımı taradım. Ardından göz altlarımı kapattım, şeftali tonlarında hafif bir far sürdükten sonra farımın renginde olan rujumu dudağıma hafifçe değdirdim.

Okulda makyaj yasaktı, ne kadar hafif yapabilirsem o kadar iyiydi. Boynuma iki fıs parfüm sıktıktan sonra makyaj masamdan kalktım ve okul giysilerimi giydim. Üzerime belimin bir karış aşağısına kadar uzanan siyah, fermuarlı hırkamı geçirdim. Ne kadar sade ve şık olunabilirse o kadar olmaya çalışmıştım.

Çantamı da bugünün ders programına göre ayarladıktan sonra saatin hala erken olduğunu görüp bugün kahvaltıyı evde yapma kararı aldım. Annem uyuyordu, bende onu uyandırmamaya çalışarak basitinden bir kahvaltı hazırlamaya çalışmıştım.

İlk önce kahvaltılıkları çıkardım, ardından peynirli omletimi yaptım. En sonda ada çayı demledikten sonra kahvaltım hazırdı. Ben oturmuş kahvaltımı yapmaya başlarken mutfağa mahmur gözlerle bakınıp gözlerini ardı ardına kırpan bir Görkem girmişti. Üzerinde hâla pijamaları vardı. Her ne kadar uyuz olsam da kardeşimdi işte, tatlı görünüyordu sıpa. Ama belli etmeye gerek yoktu değil mi?

"Günaydın canım kardeşim."

Beni sallamadan bardağa su doldurdu ve tek dikişte bitirdi. Sonunda bakışlarını bana çevirdiğinde "Sana da günaydın da.. Erkencisin hayırdır?" dedi. "Alarmdan evvel kalktım bugün, niye sorguya çekiyorsun sabah sabah? Yürü git giyin, geç kalacaksın."

Gözlerini devirip mutfaktan çıkmaya yöneldi. Arkasından sırıttım. "Hayırlı olsun, barışmışsın." İlk başta anlamsız bakışlar atıp "Ne? Ne barışması ya?" dedi. "Barışmışsınız diyorum kıt mısın?"

Kaşlarını çattı. "Açık konuşsana Meyra. Sabah sabah afyonum patlamadı zaten!" Gözlerimi devirip zeytini ağzıma attım. Çekirdeğini çıkarırken "Angut kardeşim, Beyza ile barışmışsınız diyorum. Hayırlı olsun diyorum!" dedim.

"Evet öyle oldu, hasretime dayanamamış. Çok koştu peşimden kıyamadım, affettim." dedi ciddiyetle. Kaşlarım havalandı. "Çok pişman olmuş, hasretine dayanamamış?"

Kafasını aşağı yukarı sallarken hızlıca masadan kalkıp kafasına bir tane şaplak indirdim. "Ne pişmanı gerizekalı? Daha geçen gün zırlamıyor muydun dibimde?"

"Ah! Noluyor amına koyayım!" Sandalyeye geçip otururken vurduğum ensesini tutuyordu sızlanarak. "Ben düzelttim aranızı. Sen bu zekayla bu yaşına kadar nasıl geldin merak ediyorum. İnsan bir teşekkür eder!"

AŞK EN NİHAYETİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin