Hoş geldiniz sevgili yârilerim! 🫶🏻
Müzik: Rei - Dursun Zaman
^^^
Meyra Atilla
Az önce sorunsuz bir şekilde okula gelmiştim. Umarım bütün günümde okula gelişim gibi sorunsuz geçerdi. Çantamı sınıfa bıraktım ve kantine doğru yürümeye başladım. Kahvaltı yapmadan çıkmıştım, acilen guruldayan karnımı susturmak için bir şeyler yemem gerekiyordu.
Koridorda yürürken omzuna bir kolun atılmasıyla kafamı direkt oraya çevirdim. Tabii ki bu süreçte onun yüzünü görmeyi bekliyordum ama bu kadar yakınlığa ne gerek vardı?
"Ne istiyorsun yine Umut?" Çapkınca sırıttı. "Ne istediğimi biliyorsun Meyra. Sürekli sormanın mantığı ne?"
"Hayır tabii ki biliyorum ama bana böyle sırnaşarak kendini affettiremezsin. Seni hâlâ affetmedim, bu kadar rahat davranamazsın."
"Peki, öyle olsun. Sadece seninle geleyim. Yanında yürüyeceğim, temas yok?" Olumlu anlamda kafamı salladım ve adımlarımı tekrardan kantine atmaya başladım.
Kantine girdiğimde direkt gözüme çarpan kıvırcık saçlar olmuştu. Onun saçları. Efe'nin. Ve tabiki yanında da asla ayrılmayan, peşinde sürekli kuyruk gibi dolanan biri: Begüm Kandemir.
Bıkkın bir nefes vererek yanlarından geçtim. Begüm acaba yine Efe'yle ne konuşuyordu? İçimde yeşeren kıskançlık tohumlarına anlam veremiyordum. Ne oluyordu bana?
Sıra olmadığı için hızlıca simit alıp kantinden çıkmaya hareketlendim. Umut ile olan geçmişimizi bütün okul biliyor diyebilirdim. Hemen hemen yaşananlardan herkesin haberi vardı ve biz şu an yan yanaydık. Kantindeki herkesin gözü bizim üzerimizdeydi. En sonunda Begüm'le konuşan Efe bile dikkatini bana vermişti. Fakat.. Çok değişik bakıyordu. Eski bakışları yoktu, bir anlam verememiştim.
Soğuk mu bakıyordu o bana?
Begüm bana bakarak bıyık altından sırıttı ve Efe'nin yanağından öperek yanından ayrıldı. Evet, yanlış görmemiştim. Yanağından öpmüştü!
Kafamı asla hareket ettiremezken Umut tek eliyle omuzuma dokundu. "Hadi gidelim." Ben hâlâ bakışlarımı Efe'den çekememiştim. O da bakışlarını çekmeden bana bakmaya devam ediyordu. Ama eskisi gibi değildi işte. Sert bakıyordu, soğumuştu sanki birden.
Yanına gidip konuşmak istedim. Omuzumda duran Umut'un elini ittim. Efe'ye doğru adımlamaya başladım. Yanına ulaştığımda yüzüme belli belirsiz bir gülüş yerleştirdim. "Günaydın."
Surat ifadesini asla bozmadan, buz gibi konuştu. "Günaydın." Yüzüme bakmıyordu. Suratım daha da asılmıştı.
"Nasılsın?" dedim. Yine yüzüme bakmadan cevap verdi. "İyiyim."
Nasıl olduğumu sormadı. Cümle kurmadan bakışlarıyla bile benimle konuşan Efe bugün konuşmadı. Yüzüme de bakmadı. "Bende iyiyim, teşekkür ederim." dedim trip atarcasına bir cümle kurarak. Kafasını salladı olumlu anlamda "İyi."
Bir süre sessizlik oldu aramızda. Bende o da konuşmadı. Ama sanırım bu soğukluğa bir açıklık getirmem gerekiyordu. "İyi miyiz? Sanki soğuk davranıyorsun gibi geldi?"
Sonunda yüzüme bakmıştı. O kadar yüzüme bakmayışından sonra garip hissetmiştim. Güzel yüzünü özletmişti resmen. Kahveleri gözlerime değdiğinde konuştu. "Bilmem iyi miyiz? Beni bilmiyorum ama sen baya iyi gibisin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK EN NİHAYETİNDE
Teen FictionUyarı: Kitap, küçük yaştaki okurlar için uygun olmayan içerikler (küfür, argo, şiddet, cinsellik vb.) barındırmaktadır. ☀️ Meyra Atilla, lise üçüncü sınıfta çoğu tipin asosyal diyebileceği, tek işi okuldan eve rutinini gerçekleştirmek olan, kitap b...