S1 [bölüm 14]: "Saçının Teli Kırılsa Benim Göğsümde Fırtınalar Kopardı"

103 13 1
                                    


dipnot: olay örgüsündeki anlamsızlık ve kopukluklar için konuşmak istiyorum. kitabı yazmamdaki amaç tamamiyle taekook (aslen sterek) çiftinin duygusal dünyasını incelemekti. dolayısıyla olay örgüsüne fazla dikkat etmedim.

***

S1 [bölüm 14]:
"Saçının Teli Kırılsa Benim Göğsümde Fırtınalar Kopardı"





Okulun bahçesinde duvara oturmuştuk. Tatlı çocuktan kastının ne olduğunu düşünüyordum. Jiwon ve Jennie göz önünde bulundurulursa Jungkook Jeon düzdü. Ama tatlı bir çocuğa yaranmaya çalışıyorsa gey de olabilirdi. Ne düşüneceğimi şaşırmış vaziyette Jungkook'un yanında oturuyordum. Elimizde biralarla okul binasına bakıyorduk.

"Ne düşünüyorsun?" diye sordu. Dakikalardır tek kelime etmemiş olmam en sonunda dikkat çekmişti. İç çekip dirseklerimi dizlerime yasladım ve öne eğildim. "Jackson'ın Hoseok hakkında söylediklerini düşünüyordum," dedim. "Gerçek Alfa olmasıyla ilgili bir şeylerden bahsediyordu." Okulun kapısı açılıp kapandı ve birkaç sarhoş sallanarak dışarı çıktı. Kahkahaları boş alanda yankılandı. Jungkook bana dönerek ciddi bir ifade takındı. "Bu mümkün. Yani Hoseok'un Gerçek Alfa olmasından bahsediyorum." Şaşkınlıkla ona baktım.

"Hoseok Alfa olabilir mi? Katil olmadan bunu yapmanın mümkün olmadığını sanırdım."

Kaşlarını kaldırarak ne ima ettiğimi anlamaya çalıştı. Başımı çevirirken gözlerimi devirdim. O da fazla üstelememeye karar verdi. "Hoseok'un dürüstlüğü, yardımseverliği ve kimseyi öldürmüyor olması onu Gerçek Alfa yapabilir. Çok sık rastlanmıyor ama bu mümkün." Bu beni düşündürdü. Yani en yakın arkadaşımın gerçekten harika bir insan olduğunu biliyordum. Ama kurtadam kurallarının da böylesine naif olması ilginçti. Üstelik Alfa olmak için başka bir Alfa'yı öldürmek gerekirken. Fark ettirmeden Jungkook'a baktım. Jungkook kötü müydü? Benim henüz keşfedemediğim bir karanlık mı vardı içinde?

İç çekip duvardan aşağı atladım. Okulu işaret ederken, "Jackson herkesin içinde Kanima'ya dönüşmezse buna içerim." dedim. Jungkook başını önüne eğerek güldü. Ben de güldüm. Birlikte geceyi dinledik. Her şeyin çok güzel olduğunu düşünüyordum. Ta ki Jungkook bir anda tetiğe geçene kadar. Duvardan atlayıp birkaç adım uzaklaştı. Etrafa bakıyordu. Nihayet gölgelerin içinden Minho göründü. Ama berbat hâldeydi. Üstündekiler paramparçaydı. Kan kokusunu metrelerce öteden alabiliyordum. Jungkook ona doğru koştu. Ben de onu takip ettim. Uzanıp onu tutunca Minho kollarına yığılıverdi. "Hey," dedi Jungkook onu biraz sarsarak. "Minho, kendine gel. Hey!"

Onu taşımasına yardım etmek için Minho'nun diğer kolunu tuttum. Birlikte Minho'yu bahçe duvarının ardına, karanlığa çektik. Onu oturtup sırtını duvara yasladığımızda telaşla "Öldü mü?" diye sordum. Hareket etmiyordu. Ciddi olup olmadığımı anlamaya çalışan Jungkook yüzünü buruşturarak bana baktı. Bu sırada Minho'yu sarsmakla meşguldü. "Minho!" diye kükrediğini duyunca yerimde sıçradım ve biri duydu mu diye etrafa baktım. Minho irkilerek kendine geldi. Vücudundaki yaralar hâlâ sızlıyor olmalıydı. Yüzünü buruşturdu. "Bunu kim yaptı?" diye sordu Jungkook, dişlerinin arasından. Patlamaya hazır bir bomba gibi görünüyordu. Minho neredeyse hırlayan bir sesle, "Alfalar." dedi. Ben bir şey anlamadım ama Jungkook'a bu kadarı yetti. Çömelmeyi bırakıp ayağa kalktı. Bu hiç iyi değildi. Duruşu sert ama endişeliydi.

Jungkook Jeon korkuyordu. İyi ama neyden? Kimden korkuyordu? Onun korkması beni dehşete düşürdü ve bir adım geriledim. "Çocuklar, burada neler oluyor?" dedim. Beyzbol sopama ihtiyacım olacak gibi görünüyordu. Minho acısıyla cebelleştiği için cevap vermedi. Bunun yerine Jungkook'tan herhangi bir cevap bekledim. "Alfa sürüsü," demekle yetindi. "Bir süredir peşimdeler. Anlaşılan harekete geçmeye karar vermişler." Tüylerim ürperdi. Alfa, kurtadamların en güçlü hâliydi ve şimdi karşımızda, tamamı Alfalardan oluşan bir sürü vardı. Bizdeyse tek bir Alfa vardı. Jungkook'a baktım. Korkmasına şaşırmamak lazımdı.

𝐓𝐡𝐞𝐲 𝐂𝐚𝐧'𝐭 𝐓𝐚𝐤𝐞 𝐘𝐨𝐮 𝐅𝐫𝐨𝐦 𝐌𝐞Where stories live. Discover now