S3 [bölüm 34]: "Yaralar İyileşirdi Ama Sen Kalbimde İz Olmayı Seçtin"

72 10 1
                                    


S3 [bölüm 34]:
"Yaralar İyileşirdi Ama Sen Kalbimde İz Olmayı Seçtin"





"Başka insanların yüzüne bakabilmek için ilk önce kendi yüzüme bakabilmeliyim. Çoğunluğa bağlı olmayan tek şey insanın vicdanıdır."

Harper Lee

~


Neredeyse bize saldıracak olan çakal dışında elimiz boş bir şekilde geri döndüğümüzde herkes pes etmişti. Bay Son başını ellerinin arasına almış kara kara düşünüyordu. Bacaklarım yürümekten ağrırken gidip verandanın basamaklarına çöktüm. Hoseok bizden sonra geldi ve geldiği gibi de gidip Jeep'e tekme attı. Ayağa fırladım. "Hey! Dostum, hey! Taehyung'un Jeep'inden uzaklaşmaya ne dersin?" Onu tutup uzaklaştırırken vurduğu yere şöyle bir göz attım. Neyseki sorun yoktu. Minho ve Jennie henüz bize katılmamıştı.

Ama Mingyu'nun söyleyeceği bir şeyler var gibiydi. Tedirgin bir şekilde Hoseok'a bakıp duruyordu. Gözlerimi ikisi arasında gezdirip en nihayetinde Hoseok'ta durdum. "Hoseok. Ne yaptın sen?" Bakışlarını kaldırıp bana bakarken öfkesinin altından bir suçluluk yükseldi. Pes dercesine güldüm. "Bilerek yapmadım Taehyung. Tanrım..." Ellerini yüzüne kapatarak sırt üstü yere uzandı. Bir cevap bekleyerek bu kez de Mingyu'ya baktım. Boğazını temizledi. "Araştırma yaparken Yoongi'yle karşılaştık."

"Kimle dedin?" diye sözünü kestim.

Gözlerini devirdi. "Lakros takımındaki yetenekli çocuk. Alt dönemdeki. Onunla karşılaştık. Chaeyoung dişi için hastaneye gitmişti. Kokuyu oradan başlayarak takip etmek istedik. Ama Yoongi oradaydı. Başta Hoseok'la biraz tartıştılar. Sonra her şey çok hızlı gelişti. Bir an koridorda tartışıyorlardı. Sonraki an Yoongi çatıdan aşağı düşüyordu. Neler olduğunu anlayamadık bile-" Burun kemerimi sıkarak onu durdurdum. Ne yaptıklarını anlamıştım. "Onu ısırdın değil mi? Tanrı aşkına Hoseok! Ya dönüşmezse? Ayrıca şimdi nerede?" ikisi de boş boş yüzüme bakınca Bay Son'ın silahını almaya niyetlendim ama bu sırada Minho ve Jennie araba yolunda göründü.

Maria eliyle ağzını kapatarak "Ah, inanamıyorum." diye mırıldandı. Ben de inanamıyordum. Mingyu koşarak Jennie'yi tutmaya gittiğinde ikizler Minho'ya yardım etmek için yanlarına ilerledi. Kan içindeydiler ve savaştan çıkmış gibi görünüyorlardı. "Bu haliniz de ne?" Jennie'nin acı içinde kıvrandığını görünce Mingyu'nun onu verandaya yatırmasına yardım ettim. Ve elini tuttum. Jungkook gibi acısını alabilmeyi çok isterdim. Bunu benim yerime Mingyu yaptı. Jennie bir nebze olsun rahatlamış göründü. Minho hafif bir inlemeyle merdivene çöktükten sonra "Beklediğimiz oldu," dedi. "Suzy ve alfalar burada. Beacon Hills'te."

Kalbim korkuyla hızlanırken bir adım geri sendeledim. "Yoksa Chaeyoung..?" Endişeli gözlerle Hoseok'a baktım. Gözlerinden çaresizlik akarak etrafına bakıyordu. Kalabalıkta annesini kaybeden küçük bir çocuğun bakışlarıydı bunlar. Nefeslerimi düzene sokmayı başaramadan uzanıp onu omzundan yakaladım. "Hoseok, sakinliğini koru. Eminim hayattadır. İyidir. Suzy yalnızca bizi korkutmak istiyor." Gözlerimin önüne Chaeyoung'un gülüşü geliyordu. Boğulacağımı sandım. İçimde büyüyen öfke bir anda dışarı çıktı ve dönüp parmağımı Jungkook'a doğrulttum.

"Bütün bunlar senin suçun!" Bütün gözler aramızdaki gerilime çevrilmişti. Yumruklarımı öyle sıkıyordum ki tırnaklarım avuç içlerimi acıtıyordu. Jungkook da çenesini sıkarak bana baktı. "Burada durmuş suçlu mu arıyoruz sence?" diye çıkıştı. "Chaeyoung'u kurtarmamız gerekiyor. Seninle tartışarak zaman kaybetmeyeceğim." Ağzım açık kalırken arkasını dönmesini engellemek için ileri atıldım. Onu omzundan tutup tüm kuvvetimle geri çektim. "Oh yo," dedim sinirle, gülüyordum. "Hiçbir yere gitmiyorsun. Sürekli kaçarak kurtulamazsın. Suçlu aramıyoruz çünkü suçlu sensin! Jennifer'ı burnumuzun dibine kadar getirdin. Suzy'nin burada olması onun suçu! Şimdi başımızda bir ton problem var. Suzy olmadan da yeterince boka batmıştık."

𝐓𝐡𝐞𝐲 𝐂𝐚𝐧'𝐭 𝐓𝐚𝐤𝐞 𝐘𝐨𝐮 𝐅𝐫𝐨𝐦 𝐌𝐞Where stories live. Discover now