S2 [bölüm 19]: "Kâbuslara Senin Hayalinle Katlandım"

91 13 0
                                    

S2 [bölüm 19]:
"Kâbuslara Senin Hayalinle Katlandım"







Soğuk zeminde yönümü bulabilmeyi umarak emekledim. Buz gibi zemin avuç içlerimi hissizleştiriyordu. İçime çektiğim her nefeste soğuk hava ciğerlerimi acıtıyordu. Zifiri karanlıktı. Bir yerlerden ışık geliyorsa bile göremiyordum. Birkaç dakika önce gözlerim bulanıklaşmaya başlamıştı. Altımdaki şort dışında çıplaktım. Bedenimin kaskatı olduğunu hissediyordum. Emeklemeye bile gücüm yoktu. Kolumda dayanılmaz bir ağrı baş göstermişti. Bir şey elime doğru akıyordu ve metalik kokuyordu. "Kan." dedi bir ses. İrkilerek etrafıma baktım. Dehşete düşmenin nasıl bir his olduğunu tarif edemezdim. O kadar korkuyordum ki beynim patlayacak sandım. Boğuk, cızırtılı ve boğazına bir şey takılmış hissi veren bir sesti konuşan. Etrafta yankılanan kahkaha da aynı kişiye aitti.

"Taehyung, Taehyung, Taehyung!" dedi. Fısıltılar bağırışa dönüşüp kulaklarıma ulaşıyordu. Ellerimle daha hızlı hareket etmeyi umarak süründüm ve nihayet zemin kadar soğuk bir duvara ulaştım. Nerede durduğumu bilmek beni bir nebze rahatlattı. Hipotermi geçirmeme çok az kalmıştı. Elimi uzatıp şortun cebini aradım. Telefonun bataryası bitmek üzereydi. Kesik kesik nefesler alırken Hoseok'u aradım. "Hoseok," derken sesim tekliyordu. Dudaklarımı oynatamıyordum. "Fazla zamanım kalmadı." Titrerken yana doğru devrildim. Ölmek için ne berbat bir yerdi. Nerede olduğumu bile bilmiyordum. "Söylesene Taehyung!" diye cıvıldıyordu karanlıktaki ses.

"Taehyung, çabalıyorum!" Hoseok'un telaşlı sesi boğuk geliyordu. Ah hayır. Ağlıyor olamazdı. Halime güldüm. Kısık sesimle, "Bir saat önce de aynısını söylemiştin." dedim. Kelimelerimin arasında beş ilâ on saniyelik boşluklar vardı. Sona yaklaşıyordum. Gecenin bir yarısı soğuktan donarak ve ağrı içinde uyanmıştım. Hiçliğin ortasında gibiydim. Buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyordum ve anlaşılan yalnız da değildim. Telefonun diğer ucunda Hoseok birileriyle konuşuyordu. "Sorun değil." diye fısıldadım. Gücüm daha fazlasına yetmiyordu. Batarya bitti. Telefon kapandı. Öksürdüm. Kuru bir öksürüktü ve bütün bedenim acıyla kasılmıştı.

"Seninle harika bir ekip olduk Taehyung!" diyordu gittikçe yılan tıslamasını andıran pürüzlü ses. Kolumun ağrısını hissedemiyordum. Kalan son gücümle gülümsedim. Bütün bunlar bir kâbus olmalıydı. Sıcak yatağımda uyanacaktım. Adım sesleri etrafta yankılanırken sürtünme ve kumaş sesleri de duydum. Görüşümün aksine kulaklarım iyi durumdaydı. "Eğer bana sahipsen, beni paylaşmak istersin. Beni paylaşırsan, bana sahip değilsindir." Gözlerimi kapatıp dinledim. Neydi bu? Tekerleme mi? Bilmece mi? Kumaşlar birbirine sürtünmeye devam etti ve bir şey ayağımın dibinden geçti. İrkildim ama vücudum artık hissizleştiği için kıpırdayamadım. Birkaç dakika içinde zihnim de hissizleşecekti ve geri dönüşüm olmayacaktı.

"Eğer bana sahipsen, beni paylaşmak istersin. Beni paylaşırsan, bana sahip değilsindir. Nedirrrrr bu Taehyunggg?" Ses bir anda her taraftan gelmeye başlamıştı. Dudaklarımı kıpırdatmaya çalıştım. "Bilmiyorum." Memnuniyetsiz bir sesle bağırdı. "Cevap bu değil aptalll!" Bir şey koluma süründü. Eğer kalp atışlarım bu kadar zayıf olmasaydı korkudan göğüs kafesim parçalanabilirdi. "EĞER BANA SAHİPSEN, BENİ PAYLAŞMAK İSTERSİN. BENİ PAYLAŞIRSAN, BANA SAHİP DEĞİLSİNDİR. CEVAPPPP NEEE TAEHYUNGGG?" Kulak zarımın patlayabileceği kadar yüksek bir sesle bağırdı ve ses gittikçe bir kükremeyi andırdı.

"Bilmiyorum." Kalan son gücümle cevap verdim. "Taehyung!" Tünelin ucundan gelirmişcesine boğuk bir ses işittim. Ölüme bu kadar yakın olunca insan sanrılar görmeye başlarmış. Bu da onlardan biri olmalıydı. Ses uzaktan geliyordu ve kim olduğunu çıkaramıyordum. Karanlıktaki ses öfkeyle "CEVAP NE TAEHYUNG?" diye bağırdığında artık nefes almak için enerjim kalmadığını fark ettim. "Taehyung?" Ses artık daha netti. Ah, Tanrım. Onca öfke nöbetine, onca kaçmama ve kendime söylediğim onca yalana rağmen ölüme bir adım uzakta durduğum anda Jungkook'un sesini duyuyordum. Göz kapaklarımı aralamaya çalıştım. Burada mıydı? Bu gerçek miydi? Gerçek değilse bile, hayal olsa dahi onu son bir kez görmek istiyordum. Kalp atışlarım neredeyse durmuştu. Hiçbir ses duyamadığı gibi herhangi bir koku da alamazdı.

𝐓𝐡𝐞𝐲 𝐂𝐚𝐧'𝐭 𝐓𝐚𝐤𝐞 𝐘𝐨𝐮 𝐅𝐫𝐨𝐦 𝐌𝐞Where stories live. Discover now