"Korkma bana aşık olmaktan ya da çekip gitmekten. Çünkü kalbimdeki hiçbir cesedi sahipsiz bırakmadım ben."
-Nazım Hikmet-
Anıların acısını içimde hissederken, Tavana bakmamı istedin. Işığı kapattığın an parlayan yıldızlarla karşılaştım. Elimi tuttun yatağa doğru götürdün beni. Neydi şimdi bu. Ben sana hala kızgındım oysa ki. Yatağa uzandın, yanına uzanmamı istedin. Yıldızları işaret ederken "Senin ve benim gökyüzümüz bu Umay. Seninle yeni bir dünya yaratmaya hazırım ben. Bana güven, bana inan." dedin.
Sadece dinliyordum, ne yapacağıma karar vermemiştim. Yalnız kalıp sağlıklı düşünmeye ihtiyacım vardı. Ve sen sevgilini benimle aldatmıştın, benide bir başkasıyla aldatabilirdin. "Barın, gelme üzerime. Kafam oldukça karışık, içim acıyor, paramparça. Sana nasıl güvenmeliyim, nasıl yaklaşmalıyım tartamıyorum bunları. Gitmek istiyorum şimdi. Haftasonu burada olmayacağım ailemin yanına gidiyorum, biraz düşünmeliyim her şeyi. Şimdi beni evime bırakır mısın? Saat oldukça geç oldu."
Tamam demiştin. Yatakta doğrulurken kolumdan tutmuş öpmek istemiştin beni. Ama hayır bu durumda hayır.Evim çok uzak değildi aslında aramızda sadece 2 sokak vardı kendim de gidebilirdim, sadece yanında biraz daha zaman geçirmek istiyordum. Belkide haftasonu senden vazgeçecektim kim bilir. Dışarıda kasım ayının yüzüme vuran acı soğuğu ile karşılaştım. Tıpkı gerçekler gibi sıyırıyordu tenimi. Apartmanın önüne geldiğimizde elimden bir kez daha tutup "Olumlu düşün, bizden vazgeçme lütfen" diye fısıldadın. İyi geceler dedim sadece... İyi geceler.
Haftasonunu ailemle geçirmek için evime geldim. Sende benimle gelmişcesine hissettirdin her an kendini. Mesajların, cevapsız aramaların.
Seni istiyordum Barın, hayatımda istiyordum ama kararsızlığım beni yiyip bitiriyordu.Senin aksine, Sosyal medyada dolanmayı çok sevmiyordum, sadece okuduğum kitapları paylaştığım bir alanım vardı. Yine bir kitap paylaşmıştım altına da kitaptan alıntı yapmıştım. "Tüm gittiğimiz ve gideceğimiz yerlerin şerefine...ve sana tekrar, tekrar, tekrar ve tekrar söylüyorum:
Seni Seviyorum" *John Green- İlk AşkKitabın fotoğrafını paylaşmamla telefonuma gelen mesaj heyecanlandırmıştı. Evet sendendi. Paylaştığım söze karşılık sende cevap yazmıştın "Tekrar, tekrar söylüyorum Seni Seviyorum Umay." ve ben ise sadece gülücük göndermiştim.
Geçen 2 gün aslında mantıklı düşünmeme yardımcı olmamıştı. Kalbim beynimi yumruklarcasına davranıyordu. Kalbim Barın diyordu. Barın diyordu çünkü gece bana öyle bir mesaj atmıştın ki, uyuyamadığım ne yazacağımı saatlerce kurguladığım bir mesajdı.
"Birtanem, sevgilim, aşkım. Seni çok seviyorum. Bunu seni ilk gördüğüm andan beri biliyorum. Bak şuan kafam gerçekten güzel, içimden gelen her şeyi yazıyorum sana, sevdiğim, ben seni üzmek istemedim, seni sevdim, bunu seni ilk gördüğüm anda hissettim, seninle bir şeyler yaşadık duygusal, güzel şeyler paylaştık, sonra bu kötü durumu yaşadık. Ama ben seni hayatımın her köşesinde görmek istiyorum. Seninle bir gelecek kurmak istiyorum. Karım ol çocuklarımında annesi ol istiyorum. Seni seviyorum. Bundan sonra ne karar verirsen ona saygı duyacağım. Zorlamayacağım."Saat oldukça geçti, kafan güzel yazdıysan bu satırları, şuan çoktan uyumuş olmalıydın. Bende sana yazdım satırlarca.
"Senden vazgeçebileceğim inancından çoktan vazgeçtim Barın. Ama korkuyorum, kestiremiyorum hareketlerini. Hayatında sadece ben olabilecek miyim , sadece beni sevebilecek misin? Eski kız arkadaşını özlersen eğer, onda sevdiğin şeyleri bende bulamazsan, benden vazgeçersen. Ya da beni de bir başkası için terkedersen ne olacak. Sadece beni sevmeyi sadece benim olmayı göze alıyorsan benimle ol. Bende seni seviyorum kahretsin ki seviyorum. Nesin sen, nasıl bir şeysin?"
Mesajı gönderip uyudum. Sabah uyandığımda gördüğüm mesaja şaşırmamıştım. "Sen hep benimsin, günüm güzelleşti be bu mesajla" yazmıştın.Bugün geri dönecektim okulum ve dersim vardı. Aksatmıştım. 3 saatlik yol olduğundan daha uzun gelmişti. Mesajlarınla beni yalnız bırakmamıştın. Okula uğrama yanıma gel demiştin. Ama okula varmıştım çoktan. "Çık gel lütfen, bak Furkan akşam yemeğine çağırıyor seni, kesin gelsin küserim diyor" demiştin. Sanki gitmem gerekiyormuş gibi hocanın olmadığını, dersin iptal olduğunu öğrenmiştim. Furkan, Senin en yakın arkadaşındı, çocukluğunuzdan beri beraber olduğunuzu söylemiştin bana. Çok sevmiyordum Furkan'ı, hareketleri şımarık, değişik davranışları vardı. Ona da sinirliydim, her şeyi o da biliyordu, sen Rana'yı benimle aldatırken ve o Rana ile yakın arkadaşken saklamıştı her şeyi. Durum böyleyken sana bile güvenesim gelmiyordu benim.
Okuldan çıkıp beni beklediğin kafeye gelmiştim. Furkan dışarıdaydı, kafeye kadar o eşlik etmişti bana. Sen içeride bir kızla oturuyordun. Yasemindi oturduğun kız. En yakınım dediğin kızlardandı. Ama ben ona yakınlaşamıyordum hep sana yakın olmasında başka düşünceler arıyordum. Yada kıskanıyordum. Bizimle çok oturmadı neyse ki sonra kalktı gitti.
Furkan hadi kalkalım diyince kalktık kafeden, seni bi huzursuzluk kaplamıştı o an farkettim ama neden olduğunu anlayamamıştım. Kafenin dışına çıktık, o an anladım Rana'nın en yakın arkadaşı Ayfen buradaydı. Furkan ve sende iyiydiniz onunla bu hiç hoş değildi yani Furkan olabilirdi ama sen asla. Ayfen soğuk bir gülüş sergileyip Furkana bir poşet verdi. Sonra yürümeye başladık. Ayfen önden hızlı adımlarla gitmişti, sen ise benim görüş açımı kapatacak şekilde önümde yürüyor, Furkanda yanımda durmuş bana bir şey anlatıp kenara itercesine dikkatimi dağıtmaya çalışıyordu. İşte o an anladım olan biteni, Rana önümüzdeki kavşaktan aşağıya dönmüştü, ben görmeyeyim diyeydi hepsi. Bizde bankamatiklere yönelmiştik, Furkan parasını kontrol ederken sen onlar gözden kaybolana kadar kavşaktan aşağıya bakmıştın. Farketmedim sandın ama farketmiştim çoktan.
Söyle bana lütfen ben sana nasıl güvenmeliyim?
-
Bana ulaşmak için;
Facebook grup: Wattpad- EzgiHasretBodur Hikayeleri
Instagram: @bitutamhasret
Twitter: @bitutamhasret
Tumblr: @bitutamhasret
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin
RomanceBende bıraktığın "Sen" için, sadece sevdiğin, Hayran olduğun kadın... "Ben" için. Umay ve Barın. Hikayelerine güzel başlamamışlardı zaten, güzelde bitmedi. Bu peri masalı değildi, bu bir umudun sönen ışığıydı. Aslında hiç yanmamıştı, sadece inandı...