"Ateşim yükselirse su içir,
Korkunç rüyalar görürsem
Sarılabileceğim kadar yer ayır kendine.
Işığı hep açık tut.
Üşürsem üstümü ört.
Hikayeni anlat ben uykuya dalana kadar.*Umay Umay"
-
Hayatımın en anlamlı köşesini ayırdığım bir sen vardın içimde. Var mıydın, yada tam anlamıyla içimde miydin bilmiyordum. En küçük davranışın, hareketin seni sorgulamama neden oluyordu.
Sare gittiğinden beri sana uğramamıştım. Ama sana sarılıp tüm dünyayı kapatmaya oldukça ihtiyacım vardı.
Tek bir mesajın yetiyordu beni sana koşturmaya "Hayatım 10 dakikaya oradayım, hazırlan bekletme." Deli gibi koşturmaya başlıyordum, bu mesajların sayesinde en hızlı hazırlanmalarımı gerçekleştiriyordum. Dışarıda beni bekliyor oluşunu görmek içimi ısıtıyordu. "Seni seviyordum". Elimi tutuyordun, parmaklarımı sahiplenircesine.
Evine "evimize" geçmeden önce, market alışverişi yaptın. Beni çağıracağını bilmediğim için yemeğimi çoktan yemiştim. Klasik herzamanki makarnanı almıştın "Spagetti", yanınada sevdiğin domates sosundan. Marketin neredeyse kapanma saatiydi. Kasiyer kız seninle bana gülümsemişti, sonra arkamızdan uzunca baktığını hissettim. Bu sadece kasiyer kızda yaşadığımız birşey değildi, nezaman birlikte biryerlere gitsek bu durumu yaşıyorduk bir göz hapsine alınıyorduk. Bunu hiçbir zaman anlamadım, anlayamayacağımda sanırım.
Eve geldiğimizde o çok acıkmış tavrınla mutfağa koşuşturdun. Bense hiç halim yokmuşcasına kahverengi koltuğa yerleştim seni izliyordum. Nedense bugün bi halsizlik hissediyordum, sanki benden sakladığın birşeyler varmış gibi.
Düşüncelerimden senin "Kahretsin yağ bitmiş" diye sinirli çıkan sesinle sıyrıldım. Öylece dolandın durdun mutfakta, bi şekilde hallettin yaptın makarnanı. Sana da banada birer bardak kola koydum. Çok umutsuz bir şekilde makarnanı yiyordun. İstediğin gibi yapamamıştın ve buda seni sinir etmişti farkındaydım. Söylendin sinirlendin ve sonunda makarnayı yemeyip mutfak masasına geri koydun. Sana anlam veremiyordum, ne tripli bi adamdın.
Makarnayı bırakıp soluğu hemen benim yanımda almıştın. Dudaklarıma sakin ve bi okadarda tutkulu, uzun bir öpücük yerleştirmiştin."Dudaklarına kaç gülüş, kaç öpücük sığdırılır bilir misin sevdiğim?"
Bana her dokunduğunda, beni her öptüğünde sakinleştiğini hissediyordum. Benim sana olan hislerimse içimin derin derin titremesiydi. Onca şeye rağmen deli gibi sen diyor, seni arzuluyordum. Canıma susamışcasına tehlikem olduğunu bile bile.
Elimden tutup odana, tavanda parlayan yıldızların altına götürdün beni. İşte yine titriyordu içim, tüm bedenim. Seninle yaşadığım bu şey her seferinde daha fazla anlam yüklememe neden oluyordu sana. İşte yine başlıyorduk, ellerin vücudumda geziniyor, dudakların alev yayarcasına öpüyordun beni. Dokunuşların ürkek bir kuş misali oluyordu hep, bunu seviyordum. Gözlerini gözlerime kenetleyip duygularını tartıyordum. Sen beni seviyordun.
Hep aynı şeyi fısıldıyordun kulağıma "Özür dilerim, herşey için özür dilerim" Neyin özürüydü bu şuanki anın mı yoksa geçmişin mi. Aramızdaki sadece tensel değil, hissedilen duygularla anlam buluyordu ve bunun hiçbir anından pişmanlık duymuyordum.Küçük bedenimi belimden, sırtımdan bir yol oluşturacak şekilde küçük öpücüklerle dolduruyor, yüzünü saçlarıma gömüp derin nefesini alıyordun. Sonrasında dudağımda bıraktığın tatlı hisse dönüşüyordu.
"Biliyor musun Umay, bugüne kadar hiçbirşey için keşke kelimesini kullanmadım ama sen benim en güzel keşkemsin. Keşke daha önceden rastlasaydım sana, keşke bunları yaşamasaydık. Keşke... Keşke..."
Derin bir nefes aldım ellerimi yüzüne koydum, yüzünün her çizgisi benim bir anlamımdı. Çarpık gülümseyişinle yine içimi titretmiştin."Gülüşünün kıyılarında yaşlanayım be adam"
Küçük bir öpücük yerleştirmiştim dudağına, sonrasında gecenin sessizliğine teslimdim.
Bu güzel gecelerin sabahında senin yanında uyanıp, kocaman günaydın öpücüklerimi vermeye bayılıyordum. Tek sıkıntım biriyle uyuyamamam oluyordu. Sana sarılıyordum ama gecenin sonunda kendi köşeme sıyırılıyordum.
Bugün hava oldukça sıkıntılıydı, oldukça şiddetli bir fırtına vardı dışarıda, çatı katında bunu hissetmekse oldukça ürkünçtü.Yatağın içinde saçma hareketlerimizle eğleniyorduk, hoşuma gidiyordu sana kaynamak. Hiç sıkılmıyordun, sen sıkılmadıkça ben şımarıyordum. Artık karnım guruldamaya başladığında yataktan çıkma vaktim gelmişti. Duş alıp güzel bir kahvaltı yapmalıydık. Ama senin dolap bomboş olunca bu hayal olarak kalmıştı. Yine kahvaltımızı dışarıda yapıcaktık. Benden önce davranıp duşa sen girmiştin "Sen hızlı alamıyorsun şu duşu, napıyorsun okadar suyun altında bilmiyorum" diye söyleniyordun. Senin önce girmen işime gelmişti, banyo senden sonra sıcacık olacaktı.
Sen duş alırken bende ortalığı toparlıyordum, tek başına bu evi nasıl bukadar dağıtıyordun bilmiyordum.Bende duşumu alıp saçlarımı kuruttuktan sonra hazırlanmaya başladım. Sürekli söyleniyordun, elimdeki düzleştiriciyi kafana atmak gibi düşünceler içerisine girmiştim artık. Acıkınca sinirli oluyormuşsunda, sinirlenirsen kötü olurmuşta. Yani desene senin hazırlanmana sinir oluyorum diye. Hazırlanmamla beraber anında evden çıktık. Bu huyların beni öldürüyordu işte.
Yine herzaman ki pastaneye gelmiştik burda bizi tanımayan kalmamıştı. Her kahvaltıdaki gibi poğaça börekleri sipariş etmiş önden de 2 çay söylemiştin. Hızlı hızlı yemiştin yine ve benim yememi bekliyordun, en sinir olduğum durumdu. Burdanda ışık hızıyla çıktıktan sonra beni okul otobüslerine götürmüştün, hay aksi doğru ya okula gidecektim tüm acelen bu yüzdendi. Senin bugün dersin yoktu, yanağıma alnıma kocaman öpücükler yerleştirmiştin "Akşam çıktığında haber ver, seni alırım" demiştin.
Otobüse bindiğimde ise bana doğrulan iki çift gözle karşılaşmıştım. Rana ve Ayfen. İkisiylede bu durumları yaşayana kadar bukadar sık hiç karşılaşmamıştım. Rana yı zaten hiç görmemiştim ama Ayfenle birkaç ortak arkadaşımız vardı. Rana'yı görmek benim tüm senaryoyu başa sarmama neden oluyordu, aldatılışın acısı, benim ona hissettirdiklerim. Nekadar kendimi ben bilmiyordum senin varlığını diye avutmaya çalışsamda şuan onun sevgilisiyleydim işte. Kafamı bu cümleler döndürürken çoktan okula gelmiştim. Biran önce derse girip bitmesini diliyordum.
Bundan sonra tek derdim derslerin bitmesi olsun. Lütfen...
-
Merhaba arkadaşlar umarım beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur, görüş yorum eleştiri ve beğenilerinizi bekliyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin
RomanceBende bıraktığın "Sen" için, sadece sevdiğin, Hayran olduğun kadın... "Ben" için. Umay ve Barın. Hikayelerine güzel başlamamışlardı zaten, güzelde bitmedi. Bu peri masalı değildi, bu bir umudun sönen ışığıydı. Aslında hiç yanmamıştı, sadece inandı...