Mutluluk, mutfaktan gelen güzel kokularda, kışın ortasında yazdan kalma bir günün kuş cıvıltılarında saklı.
-
Uyanmak, uyanmamak arasında telefonuma bakıyorum, attığın günaydın mesajları sevgi sözcükleri bir mayhoş ediyor beni;
"Sanki her sokaktan sen çıkacaksın, sanki kapıdan her giren sen olacakmışsın gibi hissediyorum. Ama bu haksızlık sevgilim, nasıl özledim gözlerine bakıp günaydın demeyi.. Günaydın öptüğüm gözlerinden..."
Bende özlemiştim, kokunu duyumsayıp büyük boşluklarda gibi hissediyordum kendimi.
"Günaydın sevgilim. Asıl ben daha çok özledim, sokaktan geçen herhangi bir insan bile seni görebiliyorken benim seni görememen daha büyük haksızlık değil mi?"
Bunlar çok büyük haksızlıklar, gelip üzerine şuan; "Sevgilim var" yazısı yapıştırmak istiyorum. Ya da babanın dükkanına kepenk indirmek. Sen seç hadi.
Aşk mesajlarının ardından dün gece babamdan heyecanla aldığım kitaba uzandım, yarılamıştım, dün gece aslında hepsini okurdum ama uykulu gözlerim buna izin vermemekte ısrar etmişti.
Gece Annem babamla konuştuktan sonra aynı benim gibi mayhoş hallere girmişti hissediyordum, ayrıldıklarından beri aşk konusunda sert çıkan, babamında dediği gibi gaddarlık seviyesine gelmiş yazılar yazmaya başlamıştı, oysaki eskiden aşkın tanımını en güzel çizen kadındı.
İçeri geçince sarıldım kocaman anneme, öptüm bu sefer saf şampuan kokuyordu.
Elimdeki kitabıma aşkla sarılıp yatağıma koşturdum, okumak okumak ve okumak istiyordum sadece, kendimden parçalar bulmak istiyordum.
Hani ilk görüşte aşk vardır ya, benimde kitaplara karşı öyle hislerim var, gördüğüm anda tutuluyorsam eğer aşktır o, bittiğinde ise büyük bir mutsuzluk dolar içime, kötü olduğundan değil, sadece kendimi kaptırınca asla bırakmak istemem.Kitabı okurken babamın da bir çok duygusuna şahit olmuştum, kitaptaki bazı cümlelerin altını çizmiş olması nasıl hissettiğini anlamama yardımcı olmuştu.
"Gözlerinden içeri girdim ben çünkü ardına kadar açıktı kapı ve içerisi karanlık..." -Caner Yaman
Tamda yazarın dediği gibiydi, gözlerinden bir yol bulup kalbine ulaşmıştım, kapatmamıştında kapılarını karanlıklar içinde aydınlıklara koşmaya çalışmıştım, her aydınlık karanlıkların içinde yok olsada uğraşıyordum inadına. Uğraşacaktımda bıkmadan...
-
Kitaba devam etmek için can atıyordum ama annemin güzel parfümü odamı çoktan doldurmuştu. İçeriye girdi perdeyi, camı açtı. Güneş odamı umutla aydınlattı. Annem kalkmam gerektiğine dair kaş göz işaretlerini yapınca ve kapıdan içeriye giren sucuklu yumurtanın kokusuna dayanamayınca ister istemez kalktım.
Ayşe abla kahvaltıyı bugün bahçeye hazırlamıştı. Hava güzelken tadını neden çıkarmayalım diye düşünmüştü. Beni her gördüğü an gibi yine sevinçliydi kocaman öptü hemen çaylarımızı doldurup yanıma oturdu. Tatlı sohbetimizi etmeye başladık.
Okula döndüğüm zaman en çok bu anları özlüyorum. Kahvaltıda geçen o tatlı sohbetleri, aile hissini. İnsan asla yalnız olmadığını hissediyor yanyanayken.Çocukluk arkadaşım Sare'ye sözüm vardı bugün. Buluşup bol sohbetli birgün geçirecektik.
Hemen hazırlanıp koştur koştur sitenin kapısına gittim çoktan gelmiş beni bekliyordu. Hatta minik dırdırlar etmeye bile başlamıştı. Olsundu sevimliydi. Heyecanlı ve sabırsız yapısı benim tam aksine olsada onu çok seviyordum.Dostlarımın yeri benim için o kadar farklı ki. Şuan yanımda olması gülüp eğlenerek denize karşı sohbet etmemiz bunlar mutlu olma sebepleri benim için. Tek istediğim hiçbirini kaybetmemek, mutluluklarımı kaybetmemek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin
RomanceBende bıraktığın "Sen" için, sadece sevdiğin, Hayran olduğun kadın... "Ben" için. Umay ve Barın. Hikayelerine güzel başlamamışlardı zaten, güzelde bitmedi. Bu peri masalı değildi, bu bir umudun sönen ışığıydı. Aslında hiç yanmamıştı, sadece inandı...