Acılı tatlılar çekiyor canım, Barından başka ne tatlının acı hali olabilir ki?
-
Hayatınızdaki küçük noktalar, büyük noktalara dönüştüğünde artık gerçekten canınızın yandığını hissetmeye başlıyorsunuz.
Bir nokta düşüyor kalbinize sevgi diyorsunuz. Seviyorsunuz, sorgulamıyorsunuz, emek veriyorsunuz, tanıyamıyorsunuz sonuç; tüketiyorsunuz.
İkinci nokta düşüyor ardından, aşk diyorsunuz. Aşk, neydi aşk? Uğruna herşeyden vazgeçmek, kendinden fedakarlık etmek, iyi yada kötüyü ayırt edememek. Sevgininde üstünde delirmişlik hissi. Sonuç; tüketmektense tükenmeyi seçiyorsunuz.
Bir nokta daha düşüyor, işte bu hissizlik, tükenmişlik sizi ele geçiriyor, ne aşk ne de sevgi. Olmuyor, olmayacakta. Hissetmiyor insan hissedemiyor, nasıl hissedemez ya diyorsun öyle işte. Nasıl anlatayım, boşluk, uzay boşluğu, karanlık, nefessizlik. Bunlar geliyor aklıma.
Ve son nokta da en büyüğü oluyor hepsini alt ediyor kalbinde. Yanıyor canın öyle böyle yanmak değil, "öküz oturdu içime" derler ya hani işte tam onun can bulmuş hali, su içsen geçmiyor, tekrar sevmeye kalkışsan yeniden o noktanın kalbine düşeceğini biliyorsun. Kapana kısılıyorsun, demir parmaklılar sarıyor etrafını. Kesilmiyor, gün ışığına kavuşamıyorsun.
Sonra ne mi oluyor, acı boşvermişliğe dönüşüyor. Tüm noktalar boşvermişliğe bürünüyor, kendinide boşveriyorsun ardından. Sonra düşünüyorsun "canım kendim" sana birşey olmasın.
Ve ben de ikinci noktanın üçüncü noktaya dönüşünde bekliyorum seni sevgilim. Sen beni asla yanıltmazsın üçüncü noktaya az kaldı biliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin
RomanceBende bıraktığın "Sen" için, sadece sevdiğin, Hayran olduğun kadın... "Ben" için. Umay ve Barın. Hikayelerine güzel başlamamışlardı zaten, güzelde bitmedi. Bu peri masalı değildi, bu bir umudun sönen ışığıydı. Aslında hiç yanmamıştı, sadece inandı...