Senin İçin 37

895 60 14
                                    

Hastalıkta ve sağlıkta, 3.şahıslar aşkımıza mani olana kadar...

-

Kış ayının olmazsa olmazı çok geç kalmadan beni de bulmuştu. Hasta olmuştum. 1 haftadır şiş boğazım ve düşmeyen ateşimle savaş veriyordum. Hastalığım boyunca benden ilgini hiç kesmedin. Beni doktora götürdün, ilaçlarımı saati saatine içirdin, yanımdan biran olsun ayrılmadın. Benimle ilgileniyor olman içimden hep aynı cümlelerin geçmesine neden oluyordu;

"Hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde, yoksullukta ve bollukta, ölüm bizi ayırana kadar..."

Evet ediyordum, dur bir dakika neyi ediyordum? Bugünlerde biraz fazla aşka bulanmıştım ve hastalıkla beraber evlilik hayallerimin içine iyice düşmüş durumdaydım.

Hastalığım okulu ve başlayacağım stajı aksatmama neden olmuştu. Neyse ki bu dönem derslerim haftanın 2 günüydü ve sınavlarım hep yazacağım tezler üzerinden değerlendirilecekti. En çok ilk staj günümü kaçırmak üzdü beni. 10 ar kişilik gruplar halinde okullara dağılmıştık ve benimde içinde bulunduğum grup gidemediğim için neler yaptıklarına dair isteğim üzerine tüm bilgileri benimle paylaşmıştı.

Öğretmen olmak küçüklüğümden beri en çok istediğim hayal ettiğim şeydi. Mezun olduğumda psikolojik danışman yani eğer atanabilirsem okullardaki hiç odalarından çıkmayan, dört duvar arasında yaşayan o rehber öğretmenlerden biri olacaktım. Kpss için ise mezun olmayı bekliyordum, tamamen ona yoğunlaşabileceğim bir zaman istiyordum. Annem ise klinik psikoloji yüksek lisansı yapıp psikolog olmamı klinik açmamı ve hayata atılmamı istiyordu. Kararsız kalıyordum, bugünlerde senin sayende bir psikoloğa ihtiyacım varken, psikolog aday adayı olmam bile beni korkutuyordu.

Halsiz vücudumun günlerdir bütünleşmiş olduğum yatağından kaldırırken dikkatlice beni izliyordun. Bugün çok daha iyiydim, ateşimi ölçüp sürekli boğazımı kontrol ediyordun.

"Çıkmasak mı? Biraz daha dinlen istersen hayatım ben arar haber veririm"

Ayfen ve Furkanla birlikte aylar sonra yeniden kahvaltı yapacaktık. Gitmemek olmazdı tabi özlemişlerdir beni. Aslında onlar bahaneydi, hava fazlasıyla güzeldi ve dışarı çıkmak beni çok daha iyi hissettirecekti.

Günlerdir solgun bitkin ve saçı başı dağıtmış bu halime nasıl dayandın bilemiyordum. Aynanın karşısına geçtim, yüzüme makyajla biraz renk vermek bana iyi gelecekti. Arkamdan geldin sardın sarmaladın beni.

"Ne kadar güzel göründüğünün farkında değil misin? Makyaja ihtiyacın bile yok sevgilim"

Yanağını yanağıma doğru koydun, aynadan bizi izliyorduk, dudaklarımı büzdüm, sende büzdün, üzgün surat yaptım sende beni tekrar ettin. Sonra düzleştiricimi fişe taktın ayarını açtın.

Elimi yanağına koydum, parmak uçlarıma yükseldim dudaklarına fısıldadım
"Teşekkür ederim"

Saçlarımı öptün sonra beni hazırlanmam için yalnız bıraktın. Ayfenin karşısına çıkacaktım ve iyi görünmem gerekiyordu. Çünkü Ben Barının Umayıydım.
Hazırlanıp yanına geçtim gömleğini ütülemiştin, üstünede kazağını giyecektin. Hemen yardım ettim. Yakalarını düzelttim. Sana yetişemiyordum uzun boyuna bayılıyordum ama bu durumlarda pek iyi olmuyordu, sende hemen yetişmem için eğiliyordun zaten.

Evden çıkarken ayakkabılarımı giymeme yardım eden bir centilmendin nasılda düşünceliydin. Elimden tuttun, çarşıya doğru ağır ağır yürümeye başladık. Hava ise bahara doğru dönmek için can atıyordu. Hepimiz atıyorduk, bahara kavuşup yeniden filizlenmek, duygularımızı tazelemek istiyorduk her anlamda. Furkanı arayıp onu azar eder gibi birşeyler söyledin. Sonra beklemeye başladık. Sıkılmıştım, gelememişlerdi bir türlü, daha ne kadar beklemeliydik onları bilmiyordum.

Senin İçinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin