Ben şimdi zamanda kaybolmuş bir zaman yolcusu gibiyim, seni döne döne arasa da bulamayan. Bulsa da artık çoktan vazgeçen bir zaman yolcusu.
-
Düşmek sevgili dizlerimde bıraktığı acının tarifi yok. Final ödevlerimin teslim saatine geç kalınca fakültenin merdivenlerinden koşarken yere kapaklanışımın da bir tarifi yoktu. Acımıştı canım ama o an onu düşünecek durumda değildim. 10 dakika geç kalmıştım, canımın acısını bastırarak sakince sınıfa girdim. Boşuna acele etmiştim. Sınıfta tatlı bir şenlik havası hakimdi. Herkes bölüm başkanı ile fotoğraf çektiriyor bu son anların tadını çıkarmaya çalışıyordu. Sınıfın bir köşesinde erkekler klasik spor muhabbetlerini yaparken diğer köşesinde toplanan kızlar mezuniyet elbiselerinin ne kadar güzel olduğunu birbirleriyle yarışırcasına anlatıyordu. Evet mezuniyet elbisesi, geç kalmamın en büyük nedeni. Dün akşam Buse ye göstermek için giydiğimde fermuarının bozulmasıyla şoka uğradığım elbisemi yaptırmak için iyi bir terzi ararken geç kalmıştım işte. Neyse ki halletmiştim ve sandığım kadar geç kalmamıştım. Kızların yanına geçerken konuştukları konuya gülümsemekle yetindim, nasıl olsa o gece herkesin elbisesini görecektim ve burada elbisemi yarışmaya sokmama hiç gerek yoktu.
Ödev teslimi için önüme gelen imza kağıtlarına son kez iç çekerek baktım. Artık sondu imza atacağım bir ders olmayacaktı ya da koşturacağım sınavlar. Her ders için ayrılan imza kısımlarına özenli ve güzel imzamı ben gidiyorum dercesine attım. Sonra diğer imzasını atan sınıf arkadaşlarıma göz gezdirdim galiba bu anı sadece ben bu kadar duygusal yaşıyordum. Ödevlerimi sırasıyla ödev kutusuna yerleştirdikten sonra yakın olduğum birkaç arkadaşıma sarıldım. Buradan mezun olduğumda birkaç kişiden bir kalacaktım biliyordum ama olsundu bu an güzeldi, son sarılışım belki de onları bu kadar yakından son görüşüm olsa dahi.
Senin de ödevlerini teslim ettiğini umarak eğitim fakültesinden çıkıp senin fakültenin oraya çevremdeki insanları inceleyerek yürümeye başladım. Kol kola yürüyen dostlar, ellerinde çalışma kağıtları sınav için son tekrarlarını yapanlar, "Bu sınavları neden bir hafta içerisine koydular anlamıyorum ki" diye söylenenler, birbirlerine sıkıca sarılan sevgililer ve Ayfen ile Rana. Uzun zaman olmuş aslında onları görmeyeli. Rana saçlarını kısaltmış biraz kilo almış, Ayfen ise saçlarını siyaha boyamış. Ellerinde dosyaları aceleyle yürüyor olmalarına rağmen beni gördükleri an aralarında geçen konuşmadan vazgeçmiyor oluşları beni güldürmeye yetmişti o an. Biraz sinirimden birazda durumu komik bulduğumdan gülüyordum.
Fakültenin önüne geldiğimde tahmin ettiğim gibi ödevlerini teslim etmiş çimlerin üzerinde tam Furkanın yanında oturmuş arkadaşlarınla güneşin tadını çıkarıyordunuz. Beni gördüğün an sana elimi sallayıp yanına doğru gelirken sende bana doğru yürümeye başladın.
"Yüzün güldüğüne göre hoca sınıftan çıkmadan yetişmişsin miniğim"
Yüzümdeki gülümsemeyi bozmadan, ayak parmaklarımın üzerinde yükselerek yanağına minik bir öpücük kondurdum. Sonra avuçlarımda toplanan minik yaralardaki kanı sana göstererek dudağımı büzdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin
RomanceBende bıraktığın "Sen" için, sadece sevdiğin, Hayran olduğun kadın... "Ben" için. Umay ve Barın. Hikayelerine güzel başlamamışlardı zaten, güzelde bitmedi. Bu peri masalı değildi, bu bir umudun sönen ışığıydı. Aslında hiç yanmamıştı, sadece inandı...