"Belki de hiç doğru anlar doğru kişiler ya da doğru cevaplar yoktu. Belki sadece yüreğinizden geçeni söylemeliydiniz."
Carrie Bradshaw
-
Cerenin böylece gidişini, beni sorularla bırakışını hala anlamlandıramıyordum. Bir olay dönüyordu, benim haricimde bilmediğim benden saklanan bir şeyler olduğunu hissediyordum. Bu sadece Furkan Ceren ilişkisinden kaynaklanan bir şey değildi. Cerenin gittiğini sana söylediğimde;
"Olması gereken buydu bizimle görüşmek istemiyor, Furkan benim arkadaşım olduğu için ve Ayfen konusu hep açılacağı için kendine yeni bir ortam yaratmak istedi. Sende benim sevgilimsin ve bu ortamın içerisindesin. Kendi mutlu değil biliyorsun sen bu kadar mutluyken gözüne batmıyor mu sanıyordun?" dedin.
Ben bu ortamın içerisinde olmak istemiyordum ama. Ne Furkan ne de Ayfen. Rana ile bağlantısı olan hiç kimse ile bir arada olmak istemiyordum. Ceren en yakın arkadaşınken biranda nasıl bu kadar değişebiliyordu her şey. Peki sen ne ara Ayfen ve Furkan yönlü olmuştun. Madem onlarla bir arada olmak istiyordun bu arkadaşlığı bu kadar önemsiyordun beni neden bunların içine sürüklüyordun? Ayfen Rana ile her gün birlikteyken Furkanda onların dibinden ayrılmazken beni neyin içine sürüklüyordun Barın?
Elimden şuan sakin olmaktan başka bir şey gelmiyordu. Bir şey bilmeden sana yüklenirsem durumun daha da içinden çıkılmaz bir hal alacağını biliyordum. Öğrenecektim ya Cerenden öğrenecektim yada sen bana her şeyi teker teker anlatacaktın.
Final sınavlarına az bir zaman kalmıştı. Zaman nasıl bu kadar hızlı geçiyordu biz bu zamanın içinde nasıl savruluyorduk anlayamıyordum. Zaman haindi acımıyordu yaşananlara, yaşananlar yaşanmamış sadece bir hayalden ibaretmiş gibi hissettiriyordu. Hayalleriyle yaşayan bir insan için zor bir durumdu bu, gerçeğin içerisindeyken tüm yaşananlar bir hayal miydi diye düşündürüyordu. Ben bu kadar acıyı çektim mi, ben bu kadar mutlu oldum mu? Sen gerçek miydin, yoksa hayalimde yarattığım karmakarışık bir kahraman mıydın?
Bilgisayarda bitirme tezini yazarken seni inceliyordum. Tanıştığımızdan beri baya kilo vermiştin. Günlük içtiğin sigara sayısını yükseltmiştin. Beni her geçen gün daha çok sevdiğini, bana fazlasıyla bağlandığını hissederken üzerindeki bu stresin neden olduğunu çözememiştim. Bitirme tezinin, final ödevlerinin not ortalamanda iyi bir yer edinmesi için kafedeki işini de bırakmıştın. Parmakların ise işini en iyi şekilde yapan büyük patronlar gibi tuşların üzerinde gidip geliyordu. İyi bir not ortalamasıyla mezun olmak belki de senin için babanın yanında iş başına geçmemek demekti. Kendi işinin patronu olmak istiyordun, sen sadece kendin olmak istiyordun. Olacaktın sevgilim en iyisi olacaktın.
Şöminenin yanındaki yerimde bacaklarımı kendime çekip bilgisayarıma sarıldım. Aile psikolojisi üzerine yazmam gereken konu içinden çıkılmaz bir hal almıştı. Kelimeler ilerlemiyordu sanki, o düzgün cümleleri bir türlü kuramıyordum. Duvarları inceliyordum, evden çıkmadan önce evi boyayacağın için tüm tabloları kaldırmıştın. Boşluklar bembeyazken tüm duvarı kaplayan bu kir çok seven ve sevgi nedir bilmeyen insanların bir haritasıymış gibi görünüyordu. Kirli duvar sevgi nedir bilmeyen o insanın içi gibiydi, hayatına giren çeşit çeşit insanın bir kalıntısı gibi, kötü insanlarla kötülemişti sanki kalbini. Peki o boşluk. Saf temiz aşık olmayı bekleyen masum biri ama tüm kirin içerisinde kalmış, belki de aşık olmuş tüm kötülere rağmen beyaza kavuşturacağına inanmış onu. Evi boyattığında kavuşacaklardı o boşluk mutlu olacaktı.
Zorda olsa iki saatlik bir uğraş sonucunda son ödevimi de bitirmiştim. Geriye sadece kapaklarını hazırlamak ve çıktı almak kalmıştı. Bitmişti. Dönem bu son ödevi bitirmemle beraber bitmişti. Diyorum ya zaman çok hain.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin
RomanceBende bıraktığın "Sen" için, sadece sevdiğin, Hayran olduğun kadın... "Ben" için. Umay ve Barın. Hikayelerine güzel başlamamışlardı zaten, güzelde bitmedi. Bu peri masalı değildi, bu bir umudun sönen ışığıydı. Aslında hiç yanmamıştı, sadece inandı...