Senin İçin 9

1.8K 109 7
                                    

"Sen benim en büyük günahlarımın sahibisin. Hiç pişman olmayacağım günahlarımın."
-Anonim

-

Gecesini güzel geçirmediğim bir sabaha senin beni aramanla başlamıştım.
"Günaydın güzelliğim, hadi uyan kahvaltıya gideceğiz. Hazırlan 15 dakikan var"

Ne 15 dakikası ya demiştim. Motormuydum ben. Yeni uyanmıştım, lavaboya gir, elimi yüzümü yıka derken 15 dakika oluyordu zaten.
Hazırlanmam neredeyse 45 dakikayı bulmuştu. Yani ne yapayım, yeni uyanmış biri nasıl hızlı olabilir ki.
Aşırı sinirlenmiştin, arayıp "Hadi ama yeter ya, nerene hazırlanıyorsun anlamıyorum, acıkınca sinirleniyorum biliyorsun. Seni bekliyoruz, Furkanla, Ayfen de gelecek. Ama bizden ayrı masada otururlar merak etme. Seninlede konuşacaklarım var hadi."
Furkan ve Ayfen? Ah , Allah'ım Furkana katlanabiliyordum da ya Ayfen.

Benimle konuşacakların neydi çok merak etmiştim bu da hızlı davranmama neden olmuştu. Ev arkadaşım yeni uyanmıştı, benim bu hazırlanıp ani çıkmalarıma anlam veremiyordu, sana çok yüz verdiğimi düşünüyordu, haklıydı da aslında.
Hızlı adımlarla meydandaki buluşma noktamıza geldim. Sen ve Furkan vardınız ama Ayfen görünürde yoktu. Yanıma geldin, yanağıma minik bir öpücük kondurup "Minik sevgilim ben seni üzmeye dayanamam" dedin. Ama üzülmüştüm Barın, dün gece hiç hoş değildi gerçekten.
Yanına sokuldum "Benimle konuşacakların ne peki" dedim. Kocaman sırıttın. "Hiç. Sadece daha çabuk evden çık diye öyle söyledim." Seni o an boğmak istedim ki işede yaramıştı hızlıca çıkmıştım evden.

Ayfen gelmişti, uzanıp öpmüştü beni. Samimiyetsizlik akıyordu ikimizden de.
Yeni açık büfe kahvaltı yapan bir yer açıldığını oraya gitmeyi planladığınızı söylediniz. Hep beraber yola koyulduk.
Elimi kavradın sıkıca "Bu el tutulacak bilgine." dedin.
Yolda boş boş sohbetlerinizi ediyordunuz yine. Ayfen, Furkan'ın koluna girmişti. Aralarındaki samimiyeti anlayamıyordum. Sevgilimiydiler kestiremiyordum.
Güzel havanın tadını çıkarıp yürürken Furkan elindeki telefonu sana uzatıp görüntülü konuşma daki kardeşini selamlattırdı.
Sen biraz konuştuktan sonra telefonu bana döndürdün "Bak seni kiminle tanıştırıcam" dedin ama arama sonlanmıştı. Zaten konuşmaya meraklıda değildim.

Kahvaltı mekanına gelmiştik. Gayet şirin sessiz sakin bir yerdi. Aralık ayının güneşini fırsat bilip dışarıdaki masalara yerleştik. Üstümdeki kabanı çıkarınca bi ferahlamıştım. O an bana bakışlarını yakaladım. Üstümde siyahın üstünden beyaz çizgiler geçen fermuarlı siyah bir ceket, altımda da herzaman ki dar kotum vardı. Elini belime sardın "Nekadar güzel olmuşsun ya sen bugün" dedin. Önüme düşen sarı buklemi çekip sana gülümseyerek "Sırf sana özel" cevabını verdim.
Kahvaltılıkların olduğu bölüme geldiğimizde bizi bekleyen güzelliklere bir göz gezdirdim. Hepsini yiyemezdim, bu imkansızdı. Yiyebileceğim kadarını aldım tabağıma, masaya oturdum.
Ayfen de ardımdan gelmişti. "Burası gerçekten güzelmiş. Ya Umay kusura bakma sana facebooktan o mesajı attım ama Rana benim arkadaşım. Seninle birara konuşalım beni yanlış tanımanı istemem".
Evet bana facebooktan hakaret ve tehdit içerikli bir mesaj atmıştı ama ben önemsememiştim. "Evet konuşalım canım, bende senin beni yanlış tanımanı istemem" dedim. Ardındanda "Ben seni yeterince iyi tanıyorum merak etme" cevabını vermişti. Ben karşılık veremeden Sen ve Furkan ellerinizde çaylarımızla yanımıza geldiniz. Ortaya poğaçalar koydunuz. Sakin tavrımla tabağımdakileri yemeye başladım. Ayfen herşeyi bir erkek edasıyla yiyordu, bense gayet kibardım. İstesemde onun gibi olamazdım. Furkan yine edepsiz laflarını etmeye başlamıştı. "Ya kızım nekadar narin yiyorsun , Ayfene bak Ayfene nasıl yiyor, kadın dediğin böyle olur bak ele gelmelik, az kilo al" sahte bir gülücük gönderip sana dönmüştüm. Ağzın reçel olmuştu, elimdeki peçeteyle bir güzel temizledim. Sonra yanağıma küçük bir öpücük kondurdun sende.

Senin İçinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin